Menü Altı
Menü Altı

Cumhurbaşkanlığı bütçesi oy çokluğuyla

Cumhurbaşkanlığı bütçesi oy çokluğuyla

Meclis Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinin ikinci gününde, Cumhurbaşkanlığı’nın 33 milyon 487 bin 300 TL’lik 2018 bütçesi oy çokluğuyla onaylandı.

Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde ilk konuşmayı UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu yaptı.

Hasipoğlu, bütçeyle ilgili Cumhurbaşkanlığı’nın öneminin arttığına işaret ederek, hükümetin dış politikada ortak bir vizyonu olmadığını, bu sebeple müzakereler konusunda yetkili olan Cumhurbaşkanı’nın öneminin arttığını kaydetti.

Hasipoğlu, hükümetin gerek Kıbrıs konusu gerekse dış politika konusunda net bir politikası olmadığını ileri sürerek, bu iddiasını hükümet programında bu yönde tek bir ifade olmamasına dayandırdı.

Kıbrıs müzakerelerinde 2017 yılında çok önemli dönemeçler gerçekleştiğini anımsan Hasipoğlu, 2012 yılında BM Genel Sekreteri’nin yayımladığı rapora atıfta bulundu.

Müzakere sürecinde çok taraflı toplantıda Kıbrıs Türk tarafının harita sunmasını eleştiren Hasipoğlu, masadan kaçan Rum Lider Anastasiadis’in seçim sonrası BM Genel Sekreteri Guterres’in ortaya koyduğu çerçeve belgesiyle müzakerelere kaldığı yerden dönmeye hazır olduğunu söylediğini kaydetti ve Kıbrıs Türk tarafının bu çerçeve belgesiyle ilgili görüşünün ne olduğunu sordu.

Referandum tarihi veya sürecin çöktüğünün BM tarafından açıklanması

Bundan sonraki aşamaların ne olacağını, tekrar masaya oturulacaksa bir süre sınırı konması gerektiğini ifade eden Hasipoğlu, süre sonunda eğer bir çözüme ulaşılırsa referandum tarihi belirlenmesi, çözüme ulaşılamazsa da bu parametrelerde müzakere sürecinin çöktüğünün BM tarafından açıklanması gerektiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanlığı bütçesinde bazı kalemlerin arttığını ifade eden Hasipoğlu, bu konularda şeffaflık ve hesap verilebilirlik açısından bir izahat beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerinin Anayasa’da belli olduğunu ifade eden Hasipolu, halkın ve Meclis’in Cumhurbaşkanı’na müzakereleri en iyi şekilde yürütme ve halkın önünü açabilmek adına müzakereleri en iyi şekilde sonuçlandırma yetkisi verdiğini belirtti.

“Artık başkanlık sistemi sorgulanmalı”

Ancak Kıbrıs konusunun geldiği aşama dikkate alınarak bu kadar büyük olan Cumhurbaşkanlığı bütçesinin sorgulanması gerektiğini ifade eden Hasipoğlu, müzakerelerde bir netice de alınamadığına göre artık başkanlık sisteminin sorgulanması gerektiğini vurguladı.

Oğuzhan Hasiopoğlu, Kapalı Maraş konusunda hükümet programında herhangi bir şey göremediğini belirterek, bu yönde herhangi bir adım atılmamasını da eleştirdi.

Arıklı: “Tanıtma kalemindeki para nereye harcanıyor?”

Hasipoğlu’nun ardından söz alan YDP Milletvekili ve Genel Başkanı Erhan Arıklı, Cumhurbaşkanlığı bütçesinde tanıtma kalemine ayrılan paranın nereye harcandığını merak ettiğini belirterek, 2017’de bu kalemden ayrılan paraların büyük bir kısmının Senfoni Orkestrası konserleri, sanatçıların geliş gidiş masrafları gibi yerlere harcandığını gördüğünü kaydetti.

“Tanıtma ve örtülü ödenek ciddi şekilde araştırılmalı”

Cumhurbaşkanlığı’nın örtülü ödenek kaleminin Sayıştay tarafından incelenmediğini ifade eden Arıklı, Cumhurbaşkanlığı’nın hem tanıtma, hem de örtülü ödenek kaleminin ciddi şekilde araştırılması gerektiğini söyledi.

Bu kalemin genellikle istihbarat ve güvenlik konularında kullanılması amacıyla bütçede yer aldığına dikkat çeken Arıklı, Cumhurbaşkanı’nın hangi istihbarat ve güvenlik konusunda örtülü ödenek kullandığını sordu.

“Halkın önüne başka alternatif konmalı”

Kıbrıs konusunda yarım asrı aşan sürenin halkta ciddi endişe yarattığına işaret eden Arıklı, bu müzakerelerin daha ne kadar devam edeceğini sorarak, Kıbrıs Türk halkının önüne başka bir alternatif koyulmak zorunda olduğunu kaydetti.

Arıklı, “Tek çözüm yolu federasyondur derseniz ve Rumların keyfini beklerseniz, halk endişe eder” diyerek, bir alternatif ortaya konularak, halka bir umut verilmesi gerektiğini söyledi.

Bütçede Milli Arşiv kalemine ayrılan paranın yeterli olmayacağını düşündüğünü ifade eden Arıklı, Maliye Bakanı’nın önümüzdeki yıl bu konuyu dikkate almasını istedi.

Oğuz: “Örtülü ödenek konusunda hükümet açıklama yapsın”

UBP Milletvekili ve Genel Sekreteri Dursun Oğuz da, örtülü ödenek konusuna dikkat çekerek, örtülü ödeneği tartışmaya açanın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı olduğunu kaydetti.

Örtülü ödeneğin, bugün hükümette olan siyasi parti başkanlarının gerekli veya gereksiz olduğu konusunda mutabık kalıp bir açıklama yapmaları önerisinde bulunan Oğuz, bu yapılırsa tartışmaların biteceğini kaydetti.

Tarihte ilk defa bir hükümetin Kıbrıs konusunda bir görüşü olmayacağına dikkat çeken Oğuz, “Siyasi parti olarak bir görüşümüz var ama bu koltuğa oturduk diye bu görüşten vazgeçtik diyorsunuz. Bize bu konuda eleştiri şansını siz verdiniz” dedi.

Oğuz, Kıbrıs konusunda bir siyasi boşluk olunca, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da çok önemli iç konuları el alarak, bir hükümet kurdurttuğunu savundu.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın toprak konusunda 29.2 diyerek tarihe geçtiğini söyleyen Oğuz, Kıbrıslı Türklerin ise 29.2’yi verirken, karşılığında hiçbir kazanım elde etmediğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Akıncı Crans-Montana’ya siyasi partileri götürmeseydi, bugün bu kadar sessizlik olmayacağını, çok çatlak ses çıkacağını ifade eden Oğuz, haritaların karşılıksız verilmesini eleştirdi.

“Haritaların geri alındığını bir ay sonra öğrendik… Bu şeffaflıkla bağdaşmaz”

Haritaların gizlice geri alınmasının üzerinden bir ay geçtikten sonra öğrenilmesini eleştiren Oğuz, bunun şeffaflıkla bağdaşmadığını belirtti. Oğuz, toplumlararası görüşmelerin artık süreli olması gerektiği görüşünü dile getirdi.

Oğuz, KKTC’ye dört elle sarılmak gerektiğini ve KKTC’nin geliştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Berova: “Artık alternatif planlar yaratılmalı”

Daha sonra söz alan UBP Milletvekili Özdemir Berova da, Kıbrıs sorunu ve müzakere kavramının 50 yıldır gündemde bulunduğuna dikkat çekti.

Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs’ın bir Helen adası olması düşüncesinden geri adım atmadıklarını belirten Berova, Kıbrıs Türkü’nün adada kalıcılığını sağlamak adına çok büyük mücadeleler verdiğini ve bu mücadele sonucunda KKTC’nin kurulduğunu anlattı.

1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hiç yaşatılamadığını anımsatan Berova, Kıbrıs konusunda yaşanan tarihsel sürece değindi.

Berova, bugüne kadar Kıbrıs konusunda hemen hemen her şeyin konuşulduğunu, ancak gelinen noktanın bir hiçlik olduğunu savundu.

Müzakere kavramının altının artık yavaş yavaş oyulduğunu ve tamamen kelimeden ibaret kaldığını ifade eden Berova, artık alternatif planların yaratılması gerektiğine dikkat çekti.

Hane halkına yardım adı altında verilen örtülü ödenek konusuna değinen Berova, bu konunun gündeme gelmesinin esas sebebinin CTP ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı olduğunu söyledi.

“Senfoni bugüne kadarki en iyi işlerden biri”

Bugüne kadar yapılan en iyi işlerden biri olduğunu düşündüğü Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın gittikçe güçlendiğini ifade eden Berova, bu konuda duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın tüm siyasi partilere eşit durması gerekirken, hükümet kurulması konusunda bu hassasiyeti göstermediğini savunan Berova, bu konuda Cumhurbaşkanı Akıncı’yı eleştirdi.

Meclis Genel Kurulu’nda 33 milyon 487 bin 300 TL’lik Cumhurbaşkanlığı bütçesi ele alınıyor.

Taçoy: “Yetkiler ve başkanlık sistemi tartışılmalı”

UBP Milletvekili Hasan Taçoy, Cumhurbaşkanlığı bütçesi konusunda yaptığı konuşmada, Anayasa’da görevleri belirlenmiş olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’nın iç siyaset ve politikaya oldukça müdahil duruma gelebildiğini ifade ederek, Anayasa içinde Cumhurbaşkanı’na verilen yetkilerin tartışılması veya başkanlık sisteminin tartışılması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinde içişlerine karışmaması isteniyorsa, bunların düzeltilmesi için kürsülerden açık yüreklilikle konuşmak gerektiğini belirten Taçoy, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığına olan güvenlerini yitirdiklerini dile getirdi.

Mont Pelerin’de haritayı, Crans-Montana’da garantiler konusunu cebine koyan Rum tarafının şimdi nereden başlayacağını çok iyi bildiğini kaydeden Taçoy, eğer yeniden bir müzakere süreci başlayacaksa, parlamentonun “garantörlük bizim olmazsa olmazımızdır” diye bir karar üretmesi arzusunda olduklarını ifade etti.

Ortaya çıkacak anlaşma parlamentodan geçecekse çerçevesinin de parlamento tarafından çizilmesi gerektiğine dikkat çeken Taçoy, halka verilecek mesajın bir birlik bütünlük içinde olabilmesi gerektiğini vurguladı.

Lefke -Aplıç ve Derinya kapısı konusuna değinen Taçoy, bir kapının şimdi açılması, bir kapının ise daha sonra açılması veya tek taraflı açılması gibi bir durumun söz konusu olamayacağını kaydetti.

İki kapı eş zamanlı açılacak diye söz verildiyse, bunun bu şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Taçoy, bu kapılara verilecek personel konusunda da bir çalışma olmadığına dikkat çekti.

Gaz konusunu da bir yere bağlamak gerektiğini vurgulayan Taçoy, hidrokarbon konusundaki hassasiyetin bilinmesi gerektiğini söyledi.

Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıs’ın 6 sandalyesi bulunduğunu, bu sandalyelerin 2’sinin de Kıbrıs Türklerine ait olduğunun söylendiğini belirten Taçoy, Avrupa Parlamentosu’ndan bu iki koltuğu kimin temsil ettiğinin açıklamasını istediklerini dile getirdi.

AB’nin bugün Kıbrıslı Türklerden gittikçe uzaklaştığını ve Kıbrıslı Türklerle ilişkilerinin gittikçe azaldığının gözle görünür olduğunu vurgulayan Taçoy, bunun, orada bulunan 6 sandalyenin sahiplerinin yaptığı lobicilikle alakalı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanlığı bütçesinde Maronit köyünün gelişimi için oldukça yüklü bir miktar olduğunu ifade eden Taçoy, bir köye bu kadar yatırım yapılacaksa, bu bir iyi niyet göstergesi veya güven arttırıcı önlemler çerçevesinde atılacak bir adımsa, bunun da bu parlamento tarafından bilinmesi gerektiğini kaydetti.

Devlet için alınan kararların parlamentonun bilgisine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Hasan Taçoy, bu konuların milletvekillerine harfiyen anlatılmasını istedi.

Örtülü ödenek konusuna da değinen Taçoy, bu paranın sadece hane halkına gitmediğini, görüşmecilere yapılan harcamalar için de kalemler bulunduğunu belirtti.

Taçoy, bu gibi kalemler için izahat verilmesi gerekmediğini, ancak bunun için daha farklı düzenlemeler yapılabileceğini ifade ederek, Cumhurbaşkanı’nın yapacağı iç ve dış faaliyetlerde takipçi olacaklarını söyledi.

Çevre projesinin neticesinin ne olduğunu soran Taçoy, bu konuda araştırma yapacaklarını belirtti.

Akansoy: “Sarayönü’nü dünyanın merkezi sanıyoruz”

CTP Milletvekili Asım Akansoy da Genel Kurul’da söz aldı.

Bazı milletvekillerinin bugün Genel Kurulda yaptığı konuşmaları eleştiren, bunları hayretle dinlediğini söyleyen Akansoy, “Sarayönü’nü dünyanın merkezi sanıyoruz” dedi.

Vekillerin Cumhurbaşkanlığı bütçesi ile ilgili konuşmalarına da değinen Akansoy, “Günün en anlamsız tartışması örtülü ödenek konusundaydı. Tabi ki örtülü ödenek olacak” dedi.

Akansoy, Kıbrıs konusunda da konuşarak, görüşme tutanaklarının Meclis’e gönderildiğini anımsattı, veriler üzerinden kafa yoran vekil sayısının çok fazla olmadığını söyledi.

Çözüm modeli konusunda farklı görüşler olsa da ülkedeki siyasi partilerin tümünün çözüm konusunda hem fikir olduğunu, bunu her zaman memnuniyetle karşıladığını belirten Akansoy, “Var olan durum sürdürülebilir değil, bu hepimizin tespiti” dedi.

“Müzakerelerden kaçma lüksümüz yok. Bu Kıbrıslı Türklerin hak ve menfaatleri için önemli” ifadelerine yer veren Akansoy,  BM şemsiyesi altında sürdürülecek müzakerelerin önemine dikkat çekti.

Crans-Montana sonrasında, 2004 referandum sonrası gibi dinamik diplomatik girişim yapılmadığını söyleyen ve bu konuya yapıcı bir eleştiri getirdiğini belirten Akansoy, “Geç kalmış değiliz. Cumhurbaşkanı nezdinde bunların yapılması gerek. Kontrollü adımları yükseltmekte fayda var” dedi.

Asım Akansoy, izolasyonların geçmişte çok daha yüksek tonda konuşulduğunu belirterek, “Bu içi boşaltılan bir konu oldu. Bunu üzülerek değerlendiriyorum. Bu alanda etkin siyaset şart” şeklinde konuştu.

Akansoy, çatışma dilinden uzak durulması konusunda da uyardı.

Doğal gaz, güvenlik, harita, Maronitler, sınır kapıları gibi başlıklarda da konuşan Akansoy, sürecin başlaması gerektiğini yineleyerek, “Her zaman sahada ve etkin olmalıyız ki süreç beklentilerimizi karşılayabilsin” dedi.

Akansoy, Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nın başarılı etkinliklere imza attığını da dikkat çekerek, ilgilileri kutladı.

Tatar: “Birileri her gün plan yapıyor, biz neresindeyiz?”

UBP milletvekili Ersin Tatar da Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine söz aldı.

Tatar, Akansoy’un son açıklamalarına işaret ederek, Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası’nı tebrik ederek, “Kıbrıs Türkü için değerli bir iş. Siyasi iradeyi de sanatçılarımızı da kutluyorum “ dedi.

Kıbrıs konusuna değinen Tatar, Rum tarafının Kıbrıs sorununun çözümünde “federasyon” demekten kaçtığını, “yeniden birleşme” ifadesinin kullandığını söyledi, bunun Türk askerinin adadan çıkması, garanti ve güvenliklerin kaldırılması anlamı taşıdığını belirtti.

“Birileri dünya üzerinde her gün bir plan yapıyor, biz bunun neresindeyiz?” diye soran Ersin Tatar, Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin davalarının müşterek olduğunu kaydetti.

Görüşmelerin tekrar başlaması konusunda baskılar olabileceğini belirten Tatar,  “Ne değişti de bu saatten sonra müzakereler başlayacak? Kanaatimce bir şey değişmedi” dedi.

Ersin Tatar, “Kıbrıs meselesinde gelinen çıkmaz Rumların AB’de olmasıyla ilgili. AB’ye olan güvenimiz sarsıldı. Bugün Annan Planı dönemdeki gibi bir dönem yok. Elbette bir gayret var. Bu halk içindir. Gün gele ortaya bir çerçeve anlaşması çıkarsa -ki ben bunu göremiyorum- bu referanduma gidecek. Bu, Meclis’e de gelecek” dedi.

Tatar, kuzeydeki Türk devletinin mutlaka yaşaması gerektiğini söyleyerek, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya, “Siz bizim Cumhurbaşkanımızsınız,  dik durmanız gerek, karşı taraftan iyi niyet göremezsiniz” ifadelerini kullandı.

Toros: “Türk tarafı bir adım önde”

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı, CTP milletvekili Fikri Toros da Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine söz aldı.

Toros, UBP’nin komite aşamasında Cumhurbaşkanlığı bütçesi için olumlu oy kullandığını ifade ederek, “Umarım diğer kurumların bütçelerinde de oy birliği baki kalır” dedi.

Kıbrıs konusunda da konuşan Toros, “2018’deyiz, adanın güneydeki bazı kesimler Kıbrıs sorununun 1974’te meydana gelen bir işgal sorunu olduğunu söylüyor. Kuzeydeki bazı çevreler de sorunun 1974’te çözüldüğünü belirtiyor. Yapıcılıktan uzak bu yaklaşımlar inkara hizmet eden söylemler. Bunları değil, gerçek gerekçeleri dikkate almak bize yardımcı olacak” şeklinde konuştu.

Toros, Türk tarafının çözüm konusunda bir adım önde olduğunu, masasında yapıcı bir tutum gösterdiğini, barış dili kullandığını, bu nedenle önemli kazanımlar elde ettiğini belirterek, “Çözüme olan kararlık sürüyor. Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi bunun en yakın kanıtlarından biri” dedi.

Toros, “Bazı milletvekillerinin Kıbrıs konusunda ‘taviz verdik, karşılığını almadık, bu Rumlara yaradı’ konuşmaları da çok talihsiz. Bu görüşlerin gözden geçirilmesi gerek” şeklinde konuştu.

Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe, adil ve kalıcı bir çözüme dayalı federasyonun tahsis edilmesinin CTP’nin öncelikleri arasında olduğunu kaydeden Fikri Toros, “Belki de bugüne kadar yürütülen çözüm süreçlerinde sadece siyasi müzakereler hakim olduğu için başarı elde edemedik. Eğer Rum tarafı Türk tarafının farklı alanlarda ürettiği iş birliği projelerini ısrarla reddetmeseydi, bugün çok farklı noktada olabilirdik” şeklinde konuştu.

Toros, sürecin sonuca ve çözüme kavuşturulması için iki liderin görüşmeleri sürdürmesi gerektiğini söyledi.

Fikri Toros, konuşmasının sonunda, Kıbrıslı Türklerin demokrasi vizyonuna işaret ederek, KKTC’de demokrasinin, laikliğin, hukukun üstünlüğünün özümsendiğini, yasama, yargı ve yürütmenin bağımsız devlet organları olduğunu da belirtti.

Angolemli: “Akıncı’nın çözüm yanlısı ve samimi olduğu görüldü”

TDP milletvekili Hüseyin Angolemli bütçe üzerine söz aldı.

Hüseyin Angolemli, Crans-Montana’nın Kıbrıslı Türklerin önünü açtığını kaydederek, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yapıcı tavrıyla dünya tarafından barıştan yana bir lider olarak tanındığını belirtti, “Sayın Akıncı’nın şahsiyetinde Kıbrıs Türk tarafının çözüm yanlısı ve samimi olduğu görüldü” dedi.

Angolemli, 2004 referandumuna ezici bir çoğunlukla “evet” diyen Kıbrıslı Türklerin o dönemde de dünyada önemli bir farkındalık yarattığını söyledi.

Dünyanın Kıbrıs konusunda buradaki hükümetleri değil, Meclis’i ve Cumhurbaşkanlığı’nı dikkate aldığını belirten Angolemli, Akıncı’nın yeniden Meclis’e davet edilmesini, bir oturumda Kıbrıs sorununda gelinen aşamasının değerlendirmesini istedi.

Angolemli, halkın istemediği hiçbir anlaşmaya “evet” demeyeceğini de belirtti.

Angolemli,  “Masaya oturmak zorundayız. Masa kurulmalıdır” diye konuştu.

Denktaş: “Rum tarafının AB’ye girişi çözümü hızlandıracak vaadinde bulunuldu ama öyle olmadı”

Maliye Bakanı Serdar Denktaş, KKTC’nin ilanından sonra Meclis’ten yayımlanan bildiride KKTC’nin kurulmasının iki kesimli, iki toplumlu bir çözüme engel olmayacağının ifade edildiğini hatırlattı.

Kıbrıs Rum tarafının AB’ye çözüm olmadan girdiğini anımsatan Denktaş, o dönem AB’ye girişin çözümü hızlandırılacağı vaadinde bulunulduğunu ancak durumun öyle olmadığını belirtti.

Nami

Denktaş’ın ardından kürsüye gelen Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, Cumhurbaşkanlığı’na ağır eleştiriler getirildiğini belirterek, bunu Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu ortamda yapmanın daha doğru olacağını söyledi.

Müzakerelerde harita verme konusu sanki Akıncı’nın kendi kendine attığı bir adımmış gibi lanse edildiğini belirten Nami, sanki müzakerelerde güç paylaşımı, yönetim, mülkiyet, ekonomi hiç konuşulmamış da toprak konusunda tavizler verilmiş gibi bir hava yaratıldığını kaydetti.

Özdil Nami, haritanın sunulacağının daha önce açıklandığını, bunun hangi gün yapılacağının da önceden kamuoyuna ilan edildiğini belirterek “bizim bu konudan bilgimiz yoktu” ifadelerinin bu noktada dayanaksız olduğunu dile getirdi.

Bu konuyla ilgili tutanakların Meclis’e de gönderildiğini söyleyen Nami, “Meclis bilgilendirilmedi” söylemlerinin de gerçekleri yansıtmadığını anlattı.

“Yeni bir metodolojiye ihtiyaç olduğu görüldü… Küçümsenmemeli”

Tüm dünyanın müzakerelerin artık eskisi gibi devam edemeyeceği konusunda hemfikir bir noktaya geldiğini, yeni bir metodolojiye ihtiyaç olduğunu gördüğünü dile getiren Nami, dünyayı bu noktaya getirmenin kolay bir iş olmadığını, verilen mücadelenin küçümsenmemesi gerektiğini belirtti.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Nami, bundan sonra buna uygun bir yaklaşımla hareket etmek gerektiğini dile getirerek, “Çocuklarımızın geleceğini kurtarabilecek bir noktaya ulaştık” diyerek “hiçbir şey elde etmedik, birbirimizi anlamayız” söylemlerinin doğru olmadığını kaydetti.

Süreçle ilgili bilgi veren Nami, Türkiye’yle müzakere edilmeden hiçbir adım atılmadığını da ifade etti.

Nami, dünyanın Kıbrıs konusuyla ilgili yaklaşımından ötürü Türkiye’yi tebrik ettiğini kaydetti.

Önceki dönemlerde yapılan yurt dışı temaslarına değinen Nami, süreci zorlamanın ve çözüm iradesi göstermenin önemini vurguladı.

“Eğer Rum liderliği sürekli hayır derse ve makul noktaya gelmezse biz ne yapalım yine de çözümü zorlayalım mı?” sorusu üzerine “Evet” cevabını veren Özdil Nami, bu konudaki çözüm iradesini yurt dışındaki temaslara taşımak ve izolasyon ve ambargoların kaldırılması için çalışma yürütmek gerektiğini belirtti.

Kıbrıs Türk tarafının Annan Planı’na evet dedikten sonra bazı uluslararası kuruluşlarda devlet statüsüne yükseltildiğine işaret eden Nami, halkın iradesini dünyaya yansıtmanın önemine vurgu yaptı.

Nami, kazanılan zeminden geriye düşmeden hareket etmek gerektiğini söyledi, müzakerelerin ne zaman başlayıp ne zaman biteceğine dair ilgili net bir takvime ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Töre

Meclis Başkan Yardımcısı, UBP Milletvekili Zorlu Töre de Kıbrıslı Rumların niyetinin yeni bir isimle de olsa Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kendi egemenliklerine almak olduğunu söyledi.

“Siz bize masal okuyorsunuz” diyen Töre, Kıbrıs konusunda defalarca zirve yapıldığını, konferans yapıldığını hepsinin sonuçsuz kaldığını dile getirdi.

Töre, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “Montana’da kimsenin figüranı olmadık” dediğini, bu şekilde Türkiye’ye gönderme yaptığını söyledi.

“Artık KKTC zamanıdır”

“Artık KKTC zamanıdır” diyen Töre, iki kesimli, iki toplumlu federasyon düşüncesinin son bulması gerektiğini savundu.

Tanınma için kararlılığa ihtiyaç olduğunu dile getiren Töre, bu konuda alınması gereken önlemler olduğunu vurguladı.

Töre konuşmasında, mücadele yıllarından da bahsetti.

Zorlu Töre, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müzakerelerle ilgili kendilerini bilgilendirmediğini söyledi.

Zorlu Töre, milletvekillerini ve bakanları verdikleri milletvekili yeminine uymaya çağırarak, “Gelin KKTC’ye sahip çıkın, tuttuğunuz makamlar KKTC makamıdır” şeklinde konuştu.

Arıklı

YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, ilk olarak sabahki konuşmasında televizyon yayınının kesildiğini dile getirerek Meclis Başkanı’ndan bu konuyla ilgili gerekeni yapmasını istedi.

Bunun bir arızadan kaynaklanıp kaynaklanmadığını soran Arıklı, kesinti sansürden kaynaklanıyorsa tepkisinin sert olacağını kaydetti.

Arıklı’yı yerinden yanıtlayan Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay ise Meclis’te sansürün söz konusu olmadığını belirtti.

Kesinti sırasında söylediklerini tekrarlayan Arıklı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı sevdiklerini, saygı duyduklarını ancak Cumhurbaşkanı’nın belirli bir hizibin, siyasi partinin ideolojinin değil, tüm ülkenin Cumhurbaşkanı olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin harita konusunda herhangi bir onayı olmadığını savunan Arıklı, “Bırakın Türkiye’yi KKTC hükümeti ve Meclisi’nin bile bundan haberi olmadı” dedi.

Özdil Nami’yi kamuoyu karşısına çıkmadığı için “Suskun prens” olarak tanımladığını söyleyen Arıklı, Nami’nin bugün yaptığı açıklamaların tutarsız olduğunu savundu.

Arıklı konuşmasında Azerbaycan uçuşlarıyla ilgili bildiklerini de paylaştı.

Kıbrıs meselesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin milli meselesi olduğunu dile getiren Arıklı, öte yandan Türkiye’deki farklı hükümetlerin olaya farklı yaklaşımları olabileceğini kaydetti.

Erhürman

Başbakan Tufan Erhürman da Arıklı’nın BRT yayının kesilmesi konusundaki ifadeleri üzerine BRT Müdürü’nü aradığını, kendisine verilen bilginin ana kumandadaki sigortadaki kesinti nedeniyle kesinti yaşandığı yönünde olduğunu açıkladı. Erhürman, BRT Müdürü’nün de yarın Arıklı’yı arayarak gerekli bilgiyi vereceğini söyledi.

Erhürman, geçmişte kendi konuşmaları sırasında da birçok kez kesinti yaşandığını, kendilerine kimsenin bu şekilde bilgi vermediğini de belirtti.

Erhürman bu cevabı, Arıklı’nın “tepkimiz sert olur” sözleri sonucu değil, devletin ciddiyeti dolayısıyla verdiğini anlattı.

Başbakan Tufan Erhürman, Töre’nin yemin konusundaki ifadelerine değinerek “Töre bize yemin dersi vermeye kalktı, kendisini hassaten bundan vazgeçmeye çağırırız yoksa bu seferki tepkimiz sert olacak” dedi.

Erhürman, Töre’nin yemininde uymadığı noktalar olduğunu kaydederek bir daha olursa hangi maddelere uymadığıyla ilgili ayrıntılı yanıt vereceğini dile getirdi.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi.

Meclis Genel Kurulu’nda bugün ikinci olarak Cumhuriyet Meclisi bütçesi görüşülmeye başlandı.

(Kaynak: TAK)

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir