Menü Altı
Menü Altı

“Benim bir oyum var o da DP’nin olur. 28 yıllık hizmetimin geçtiği bir parti…”

“Benim bir oyum var o da DP’nin olur. 28 yıllık hizmetimin geçtiği bir parti…”

Demokrat Parti (DP) Milletvekili Serdar Denktaş, Genç TV ekranlarında yayınlanan ve Mustafa Alkan’ın hazırlayıp sunduğu ‘Er Meydanı’ adlı programa katılarak, 32 yıllık siyasi yaşamını değerlendirdi. “Benim bir oyum var o da DP’nin olur. 28 yıllık hizmetimin geçtiği bir parti…” diyen Serdar Denktaş, vekillikten ayrıldığını ancak siyasetten ayrılmadığını, devam edeceğinin altını çizdi.

Denktaş, Meclis’in bu dönem bir garip geçtiğini ifade ederek, “Gerek nisap sağlama noktasında gerek anayasının her bir tarafını delik deşik etme açısından çok garip bir Meclis dönemi yaşandı. Hem Meclis’te olsun hem komitelerde olsun söylemediklerimizi kulislerde birbirimize söylediğimiz bir dönem oldu. 32 yıldır sürekli oradaydım. 16 yılı bakanlıklarda 16 yılı Meclis’te geçti…” dedi.

“BEN RAHMETLİ ABİME SON NEFESİNDE BU SÖZÜ VERDİM…”

32 yıl boyunca Meclis kürsüsünden yaptığı tüm konuşmaların kayıtlarını da istediğini aktaran Denktaş, şunları söyledi:

“İlla siyasete gireceğim diye bir dönemim olmadı ki zaten siyaseti de sevmiyordum. Kuzey Kıbrıs Kültür Derneği’ndeki başkanlık sürecimde ilk 7-8 ay o binada tek başıma oturdum. Ardından böyle olmayacak deyip, farklı farklı siyasi görüşlerden oluşan bir Yönetim Kurulu masası oluşturduk. Hayatımın en güzel yıllarıydı…”

Derneğin yönetim kurulu ile bir parti kurmak istediklerini de aktaran Denktaş, dönemin Cumhurbaşkanı ve babası Rauf Raif Denktaş’a bu istek ile gittiklerini belirtti ve şöyle anlattı:

“Önünde su dolu bir sürahi vardı. Aldı doldurdu baradağa “bardak doldu mu” diye sordu bizde doldu dedik. Sürahiyle bardağın aynı olmadığını söyledi, parti kurmayın mevcut partilerden birini tespit edin gidin dedi. Toplum Demokrasi Partisi’nin (TKP) Başkanı yeni Mustafa Akıncı olmuştu. Anlayışımız uyuyor ama birde Kıbrıs meselesini görüşelim deyip bir randevu talep ettik. 1-2-3 ay oldu cevap yok. Akıncı’dan bir cevap geldi; “Denktaş sosyal demokratsa gelsin öyle tören mören kabul etmem” dedi. E zaten biz tören değil randevu istedik. Masadakiler kızdı, Ulusal Birlik Partisi’ne (UBP) gidiyoruz dediler. Biz UBP’ye merhaba derken ‘seçim var kontenjan adayısın’ dediler.

Adaylık teklifi gelince bende babama gittim. Babam bana, ‘Sen beni de abini de gördün hala daha siyaset dersen, ben seni evlatlarım arasında en akıllısı sanardım meğer sen en delisiymişsin’ dedi. Bende ‘kader’ dedim. Çünkü gerçekten siyasetten çok uzaktım… Ben rahmetli abime son nefesinde bu sözü verdim. Sözüm olsun, senin yolunda yürüyeceğim dedim. O dönemde ben bunu babama söylememiştim. Adaylığım belli oldu filan babama söyledim böyle bir söz verdiğimi, ‘hayır duam senin olsun’ dedi. Böyle devam etti…”

Meclis’te son yaptığı konuşmaya işaret eden Denktaş, “Bu 32 yılda başaramadığım şey, rica ile yaşama düzenini bozamamak. Çok gayret etmiş olmama rağmen bunu başaramadım. Halkımız buna alıştı, alıştırıldı. Giderek çok daha güçlü bir hal aldı…” şeklinde konuştu.

“BENİM BİR OYUM VAR O DA DP’NİN OLUR”

“Benim bir oyum var o da DP’nin olur” diyen Denktaş, vekillikten ayrıldığını ancak siyasetten ayrılmadığını, devam edeceğinin altını çizdi. Geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Denktaş, “Parti yönetiminin benim gidemediğim her yerde olması ve bensiz çalışmasıydı beklediğim ama onu görememek beni üzdü. Bir kırgınlığım var ise tek onadır” dedi.

23 Ocak 2022 seçimlerinin ardından yapacaklarına ilişkin de bir açıklama yapan Serdar Denktaş, şunları söyledi:

“Vekillik gömleğimin üstümden çıkmasını bekliyorum. Daha rahat daha serbest düşüncelerimi aktarma şansı yakalayacağım. Üzülerek görüyorum ki, en fazla kaybettiğimiz inanç devlete olan inancımızdır. Gelecekteki en büyük teminatımız, devlete inanarak sahip çıkmaktır. Bu bir siyasal parti olarak değil, örgütlendirmeyi gerektiren bir yürüyüş olacak. Milletvekilliğim bittikten sonra… Sıkıntısını anlatmak isteyen olursa diye bir ofis hazırlıyorum. Günün sonunda Cumhurbaşkanlığına aday olur muyum olmaz mıyım o gün vereceğim bir karardır. Bu şekilde bir yere varamayacağımızı düşünüyorum.”

‘BİZ SİZİ BAŞKAN YAPARKEN KAYINVALİDENİZE Mİ SORDUK?’

UBP içerisinde gençleri ilk defa kendisinin topladığını da aktaran Denktaş, şöyle devam etti:

“Hevesim ile beklentim Gençlik ve Spor Bakanlığıydı. O dönem gençlik örgütünü de bana bırakın demiştim. Olmaz demişlerdi. Neyse, seçimlere girdik, seçildi. UBP o dönem 35 vekil çıkardı. Bütün vekiller bir aradayız dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu da var. Partide genel sekreterlik seçimi olacağına ilişkin bir telefon geldi. ‘Başkan istiyor, Hasan Yumuk genel sekreter olacak. Yine biz kültür derneği olarak toplandık. Demokratik olması lazım dedik, ben aday oldum. Hasan Yumuk’u aradım, sana karşı bir şey değil demokratik olması gerek dedim. Parti Meclisi toplandı. Derviş Eroğlu, ‘Ben Serdar’ın kayınpederi ile konuştum istediğini söylemedi’ dedi. PM üyesi kalktı ayağa, Derviş Eroğlu’na ‘Biz sizi başkan yaparken kayınvalidenize mi sorduk’ dedi. Derviş Bey, hemen ilçe başkanlarıyla bir toplantı yaptı. Genel Sekreterlik kaldırıldı. Genel Başkan Yardımcısı olacak sadece denildi. Oysaki biz Hasan Yumuk ile kol kola oturmuştuk…”

“İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA GELDİĞİMDE MUHALEFETİN BELEDİYELERİNE AİT 3-4 AYLIK ÇEKLERİNİ BULDUM”

İçişleri Bakanı olarak göreve getirilmesine de değinen Serdar Denktaş, şunları söyledi:

“Aniden Derviş Eroğlu aradı ‘Serdar İçişleri Bakanı oluyorsun’ dedi. Koşa koşa babama gittim. Ben ne anlarım dedim. Belli ki bilgisi vardı. Bana üç madde sıraladı. İlk olarak müsteşarı görevden alma dedi, kamu yasasını ve yerel yönetimler yasasını okumamı söyledi. Ben sonradan öğreniyorum, Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği istemiş benim İçişleri Bakanı olmamı… Büyükelçi bir gün beni telefondan aradı. ‘Şu müsteşarı ne zaman görevden alacaksın, Türkiyeli kaç kişiye T izni verdin’ dedi. Başladı konuşmaya… Öyle bir noktaya geldik ki en sonunda telefonu birbirmizin yüzüne kapattık. 3-5 saat sonra babamın müsteşarı aradı beni ‘başkan seni bekliyor’ dedi. Ben dedim naneyi yetik… Gittim Büyükelçi de oturuyor. Babam ikimizin de konuşmasına fırsat vermeden, ‘İkinizde oruçlusunuz derhal oruçtan vazgeçin allah günah yazmaz ama bu şekilde oruç tutarsanız günah yazar. El sıkışın ve yürüyün gidin işinize’ dedi. ‘Tamam efendim’ deyip tokalaştık. İşin gerçeği ikimizde oruçlu değildik. Büyükelçi de diyemedi ben de diyemedim. Ondan sonra da o ilişki devam etti… Müstaşarla ilgili bir derdi vardı yardım heyetinin. Benden önce başlayan bir sıkıntıyı beni bakan yaptırıp ‘biz nasıl olsa Serdar’a istediğimiz yaptırırız’ şeklinde bir yaklaşımdı.”

UBP’de altıncı aylarında girdiklerini çeşitli nedenlerden ötürü rahatsız olmaya başladıklarına da dikkat çeken Denktaş, “Bakanlığa geldiğimde muhalefetin belediyelerine ait 3-4 aylık çekleri buldum. Muhalefet olduğu için bekletiliyorlardı. Ben gelir gelmez dağıttım hepsini. Ardından yerel belediyeler daha iyi bir noktaya gitsin diye birtakım açılımlar yaptım” dedi.

UBP’DEN İHRAÇ EDİLME SÜRECİ

Birtakım demokratik sıkıntılar yaşandığının yeniden altını çizen Denktaş, şöyle devam etti:

“Durumu babama anlattım, ‘dayanacaksın, alışacaksın’ dedi. 8-9 ay sonra yeniden gittim ‘kaç kişisiniz’ diye sordu, 3 kişiyiz dedim. 1991 yılına giriyoruz. ‘Asil Nadir krizi’ olarak adlandırdığımız dönem. Gece saat 11.00’de aniden sabah 07.00’de Bakanlar Kurulu toplantısına çağırılıyoruz. Orada da isyan ettim, birtakım arkadaşlarım da bana katıldı. Derviş Beyde rahatsızlığını el altından ifade etmeye başladı. 8 arkadaş toplandık herkesin birtakım şikayetleri var. Muhtıra yazmaya karar verdik, birinin de başımıza geçmesi lazım dedik. Dönemin Meclis Başkanı Hakkı Bey, olsun dedik. Yurt dışı ziyaretindeydi. Gittim görüştüm. ‘Hemen istifa ediyorum’ dedi, biz olmaz dedik, bize bir tane kale gerekiyordu. Muhtırayı hazırladık, babama gittik. ‘Kaç kişisiniz?’ diye sordu. 9 kişiyiz dedim hayır duanı verirsen 19 olacağız dedim. İlk olarak konuşalım dedi, ama ben ok yaydan çıkmış durumda dedim.

Derviş Beyin haberi olunca içimizden birinin eşi kendisinin müsteşarıydı. Onur Hanım… Görevden aldı, odadan attı, eşyaları içerideyken odayı kilitledi. Biz telaşa kapıldık. Bu bizi kırma hareketidir dedik. İstifamı ve muhtıramı götürdük…”

Denktaş, ardından Eroğlu’nun ‘istifa mektubuna’ bakarak, ‘bu ne?’ diye sorduğunu belirtti ve PM’den Disiplin Kurulu’na kadar gittiklerini ve ihraç edildiklerini aktardı.

“1996 YILINDAKİ HATAM GENEL BAŞKANLIĞA ADAY OLMAMDI…”

Olayların ardından 25 kurucu üye ile yeni bir parti kurduklarına işaret ederek, “Demokrat Parti (DP) ismini ben önermiştim. Herkesin aklına yattı. UBP’den ihraç edildikten sonra Meclis önünde eylemler yapıyorduk. Demokrasi mücadelesi veriyorduk. Bir vatan haini, hırsızlar kamplaşması oluşmuş bir durumdaydı. Tepki gördük, destek de gördük. Şimdi yeniden hortluyor. Neticede seçim gecesi biz sandıklardan dönüyoruz, birinci biz mi UBP mi onu bekliyoruz. Tam partiye yaklaştık. CTP, UBP’yle hükümet kuramayacağını, DP de kurmayacağını açıkladı. İlk müzakere heyetine ben başlık ediyordum. İlk tartışma, topraklandırma yasasıyla ilgili yaşanmıştı. Çok güzel olaylarda yaşanmıştık. Bozuldu hükümet. İkinci hükümet kurulacak, devreye girdik. Gene uzlaştık, kurduk. Üçüncü de gene bozuldu, ben artık karışmam dedim. O da kuruldu bir süre sonra o da bozuldu…” şeklinde konuştu.

“1996 yılında bir hatam oldu, DP Genel Başkanlığına aday olmam…” diyen Denktaş, “Benim o dönem Hakkı Beyin yanında olmam gerekirdi. Örgütler, baskı yapıyordu. Tecrübesizlik… Hakkı Bey, bunun üzerine çekilde adaylıktan ve kazandım. Erken oldu bir dönem daha beklemem gerekiyordu” diye konuştu.

“BAŞBAKANLIĞI EROĞLU’NA BIRAKMAM HATA OLDU”

UBP-DP hükümetinin kurulma sürecinde Cumhurbaşkanı Denktaş olması nedeniyle Başbakan olmadığını belirten Serdar Denktaş“Benim burada da hatam Başbakanlığı Eroğlu’na bırakmam oldu. Partiden birini atayabilirdim” ifadelerini kullandı.

ANNAN PLANI

Annan Planı’na ilişkin de açıklama yapan Denktaş, “Annan Planı’nın ertelenmesi doğru bir karardı. 2 kere görüşmem oldu bu konuda biri yalnız diğeri CTP ile birlikteydi. AKEL, durumun çok parlak olmadığını, partinin içerisinde hayırcılar olduğunu söyledi. CTP refaranduma gideceklerini söyledi” dedi.

Sınır kapılarının açılması hakkında karar aldıklarına da işaret eden Denktaş, “Çıktım açıkladım, kapılar açılıyor diye kimse inanmadı. Bakanlar Kurulu’ndan karar aldık, Resmi Gazete’de yayınladık. Gittiğimde ortalık darmaduman geçen geçene…” şeklinde konuştu.

“KENDİ İNANÇLARIMA GÖRE DOĞRU YAPTIM”

Çok sayıda ihanete ve iftiraya uğradığının altını çizen Denktaş, şöyle devam etti:

“Ben çok aynaya baktım… Aynadaki bana hep ‘biraz başını eğecektin biraz da yüzün gülecekti’ dedi ama ben baş eğmeyi hiç yapmadım. Yüzüm başta çok güleçti ama sonra güleçlik gitti… Hiçbir şey bana baş eğdirtmedi. En azından kişiliğimden, kendi inandığımdan feragat etmedim. Bireysel taleplerini karşılamamaksa hata bu benim hatamdır. Bilerek veya isteyerek kimseye kötülüğüm olduğuna inanmıyorum. İnanılmaz iftiralara uğradım. Kimisine cevap bile vermedim. Bekledim biri çıksın ispat etsin diye o da yok. Kendi inançlarıma göre doğru yaptım. Hakkı olana hakkını vermeye çalıştım. Olmayacaksa bir şey olmayacak dedim. Dolayısıyla ben kendi kendimi değerlendirdiğimde vatandaşın beklentilerine göre yanlışlarım var ama bunlar benim doğrularımdı.”

“KINA YAKSINLAR”

UBP-HP-DP hükümetine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Denktaş, “Ben oğluma arazi vermedim. Ben bu ülkenin yatırımcısına bir arazi kiraladım. Ortaklarımın haberi vardı. 10 yıllık olduğu için bakanlık yetkisindedir. Haber bile vermeme gerek yoktur. İşin gerçeği, bu ülkenin yatırımcısı, ekonomik değeri olmayan bir araziye yatırım yapacaktı. Ama borçlanıp bir arazi satın aldı. Ekonomiye yansıyacak para bir başkasının cebine girdi. Kına yaksınlar. Hala daha arazi kiralamaya devam ediyorlar. Bu ülkedeki tüm üniversitelere arazi kiraladı bu devlet. Rauf Denktaş Üniversitesine kiralamadılar. Hükümeti bozmak için onlara talimat gelmişti, böyle yaptılar” şeklinde konuştu.

“DIŞARIDAN GELENE ÖNCELİK TANIYIN Kİ İÇERİYE PARA GELSİN”

DP’li vekil Denktaş, seçimler konusunda bir değerlendirme yaparak, ekonomik sıkıntıların yaşandığını ve bu dönemde seçimin gündeme gelmesinin oldukça saçma olduğunu vurguladı.

“2 hafta bile ertelettiremedik…” diyen Denktaş, seçim yerine geniş tabanlı bir hükümet kurulması gerektiğine işaret etti.

Zamanın birlik ve beraberlik olduğuna dikkat çeken Denktaş, “Türkiye’ye bağımlı ekonomik bir hayat kurmak doğru değildir. Ancak ülkeye dıştan para akışını çoğaltacak yaklaşımlara ihtiyacımız var. ‘Rum’a akaryakıt satmayınız, bizim vatandaşımızın ihtiyacı öncelliklidir’ değil. Ben olsam vatandaşlarımıza çağrı yapardım. Birlikte seyahat edin… Dışarıdan gelene öncelik tanıyın ki içeriye para gelsin” dedi.

 

KAYNAK:KIBRIS POSTASI -Öykü Kendir

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir