Menü Altı
Menü Altı

Akdağ’dan yoğun Kıbrıs mesaisi

Akdağ’dan yoğun Kıbrıs mesaisi

Türkiye’nin Kıbrıs işleri koordinasyonu görevini de yürüten Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, bu göreve atanmasının ardından yoğun bir mesaiyle ilk KKTC ziyaretini yapıyor.

Akdağ bu sabah geldiği KKTC’de önce Dr. Küçük ve Denktaş’ın anıt mezarlarına giderek çelenk koydu, ardından devlet ve hükümet yetkilileriyle görüşmeler yaptı.

Sivil toplum örgütleri ve odalarla da bir araya gelen Akdağ, yarın saat 22.00’ye kadar sürecek ziyaretinde bazı bölgelerde incelemeler de yapacak.

Yaklaşık 12 yıllık Sağlık Bakanlığı görevinin ardından ilk kez Başbakan Yardımcısı olduğunu ve Kıbrıs’la ilgili koordinasyon görevini de üstlenmekten mutlu ve heyecanlı olduğunu ifade eden Akdağ, ziyaretlerinde yaptığı konuşmalarda hem Kıbrıs sorunu hem de ülke ekonomisiyle ilgili mesajlar verdi, hedefler açıkladı.

“Bir kardeşimizin gözü yaşarsa gözümüzden yağmur gibi yaş akar”

Akdağ, “Kıbrıs’ta bir kardeşimizin gözü yaşarırsa, bizim gözümüzden yağmur gibi yaş akar. Türkiye’de iktidarıyla muhalefetiyle 80 milyon böyledir” dedi.

Akdağ, KKTC’de halkın refahını artırmak, yaşamı kolaylaştırmak için eğitim, sağlık, yol, su, enerji ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması ve tüm bunların daha mükemmel hale getirilmesi için birlikte çalışmaya hazır olduğunu ve bundan heyecan duyduğunu söyledi.

Akdağ, sağlık alanında Türkiye’de yaşanan dönüşümün örnek teşkil edecek nitelik taşıdığını, KKTC’de de ihtiyaç duyulan dönüşüme yardımcı olmaya hazır olduğunu söyledi.

Recep Akdağ, Kıbrıs sorunu ve müzakereler konusunda ise artık BM’nin ve dünya ülkelerinin Güney Kıbrıs’a “bu iş böyle olmayacak, bu yanlıştan vazgeçin” demesi gerektiğini ifade etti.

Akıncı

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Akdağ’ı kabulünde “aynı anlayış, aynı metotlarla, aynı yere varırsınız, başka yere varmazsınız. Bunları da yıllardır denedik” diyerek, içinde bulunulan dönemin hem Birleşmiş Milletler, hem Kıbrıs Rum tarafı, hem Kıbrıs Türk tarafı açısından, doğru yol ve yöntemi bulmak için düşünme dönemi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, 1960 ortaklık anlaşmasının 3 yıl yaşadığını, adanın Yunanistan’a bağlanması hedefiyle yer yer katliamlar dahi işlendiğini, bunun da ayrılmayı getirdiğini, 1968’de de çözüm arayışlarının başladığını, iki noktada çözüm arayışlarında zirveye ulaşıldığını kaydetti.

2004’de referanduma sunulan planın Rum tarafınca ret edilmesine rağmen Rum tarafının Avrupa Birliği üyesi yapıldığını, Kıbrıs Türk tarafının ise plana evet demesine rağmen Rum tarafının hayır demesi yüzünden AB’nin dışında bırakıldığını hatırlatan Akıncı, Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından sürdürülen müzakere sürecinde, İsviçre’de yapılan zirvede, Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının iyi niyetli yaklaşımlarına karşılık bulmadığını anlattı.

Kıbrıs Rum kesiminde Şubat 2018’de seçimlerin yapılacağını, bu sürecin kendileri için bir “yüzleşme” dönemi olmasını temenni ettiğini kaydeden Akıncı, bu adada ne istediklerine karar vermeleri gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, KKTC’nin tanınmamış olmasına rağmen kurumlarıyla bir varlık olduğunu, bir devleti bulunduğunu, Kıbrıs Rum tarafının bunu kabul etmesi gerektiğini kaydederek, “Ya bizimle yönetimi paylaşmayı içlerine bir şekilde sindirecekler, ki bunu başaramadılar, göstermediler, ya da bu iki ayrı çatı altında yan ayana yaşamanın koşullarını oturup bizimle konuşacaklar. Yani bir adada birlikte yaşamanın, barış içinde birlikte var olmanın koşullarını beraber yaratmak zorundayız” dedi.

KKTC’deki iç sorunların ertelenmeden giderilmesi gerektiğini, bir çözümün sorunları akşamdan sabaha çözemeyeceğini dile getiren Akıncı, “Ucu açık bir müzakere sürecinin bizi bir yerlere götürmediği çok net olarak ortaya çıktı. Aynı anlayış, aynı metotlarla, aynı yere varırsınız, başka yere varmazsınız. Bunları da yıllardır denedik. Şimdi bir düşünme dönemidir. Rumların da, Birleşmiş Milletlerin de, bizim de, değerlendirmelerimizi yapıp en sağlıklı yol ve yöntemi bulmamız gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Siber

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, KKTC’de meclisiyle, demokrasisiyle yaşayan bir halk olduğunu ve dünyadan buna saygı gösterilmesini beklediklerini kaydetti.

Bir tarafın toplumsal varlığını hiçe sayarak çözüm olamayacağının aşikar olduğunu söyleyen Siber, müzakerelerdeki tutumu ve Kıbrıs Türk tarafını yok saymasından dolayı dünya ülkeleri ve BM’nin Rum tarafına soru sorması gerektiğini kaydetti.

Bir toplumun varlığını yok sayarak ve sadece lider düzeyinde görüşme yaparak bir toplumun varlığının tartışmaya açıldığını belirten Siber, “Nitekim öyle olmuştur, Rum tarafı hiç bir zaman bütün müzakere sürecinde izlediğimiz bizim siyasi eşit varlığımızı kabul etmeme yönünde direnmiştir. Burada da dünyanın BM’nin bize karşı sergilediği tutumun önemli bir rol oynadığı inancındayım, çünkü biz diyoruz ki burada bir topum varlığı kabul ediliyorsa toplumun kurumları vardır. Artık bundan sonra toplumun kurumlarıyla direkt ilişki kurulması gerekiyor. Bizim de bu konuda ısrarcı olmamız gerekiyor” diye konuştu.
Özgürgün

Başbakan Hüseyin Özgürgün, federasyon temelindeki Kıbrıs müzakerelerinin var olan parametrelerle tamamlandığını, bundan sonra bu parametrelerle görüşme imkanı kalmadığını belirten Özgürgün, bundan sonra ne olacağıyla ilgili sorumluluğun Güney Kıbrıs ve Yunanistan’a düştüğünü kaydetti.

Özgürgün, İsviçre’deki görüşmeler sonucunda Rum tarafının bir anlaşma niyetinin olmadığının net şekilde ortaya çıktığını ifade ederek “Amaçları Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamaktır. Bunu zaten o süreçte de meclislerinde aldıkları kararla gösterdiler” dedi.

Başbakan Özgürgün, Türk tarafının açılımlarının algılanmadığını, çok olumlu hareketlerinin de karşılık bulmadığını belirterek, bundan sonra KKTC ve Türkiye’nin kendi yol haritasını çizeceğini, bu parametrelerle artık görüşmenin mümkün olmadığını ifade etti.

Gerek ekonomik ve mali açıdan, gerekse halkın refahı anlamında Anavatan Türkiye ile işbirliği içinde gelişmeyi ve bir devlet olarak ayakları üzerinde duran yapıyı hedeflediklerini dile getiren Hüseyin Özgürgün, bunun önlerindeki önemli bir hedef olduğunu, işbirliği içinde çalışacaklarını söyledi.

Denktaş

Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş da Akdağ’la görüşmede yaptığı konuşmada Akdağ’ın yaklaşımlarının umut verici olduğunu ifade etti.

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir