Menü Altı
Menü Altı

Sessizlik kurtarmaz

Sessizlik kurtarmaz

Dörtlü koalisyon hükümetimiz göreve geleli yaklaşık iki ay oldu. Bu süre içerisinde doğru yaptıkları işler olduğu gibi, hatalı yaptıkları icraatlar da oldu. Nitekim Başbakan Tufan Erhürman, yapmış olduğu bir açıklamada ‘‘ben de kendimden memnun değilim’’ dedi.

Aslına bakarsanız bir hükümetin doğru veya yanlış işler yapması normaldir. İcraat olan yerde hata da olur. Ancak esas üzerinde durulması gereken, hükümetimizin gündeme gelen bazı önemli konularda sessiz kalmasıdır. Hükümetseniz sessiz kalamazsınız. Kalmamalısınız.

Kıbrıs sorununa bağlanıp kalmak yerine iç meselelere yönelmek gerektiğini uzun süredir savunanlardanım. Ancak çöken Kıbrıs müzakereleri sonrası 16 Nisan’da yeniden bir araya gelecekleri açıklanan Akıncı-Anastasiadis görüşmesi ile ilgili hükümetimizin görüşünü henüz duyamadım. Bünyesinde Kıbrıs sorununun uzmanlarını barındıran bir hükümet, böyle önemli bir konuda fikrini beyan etmeli.

Başbakanımız yapmış olduğu açıklamalarda yolsuzlukların üzerine gidileceğini defalarca belirtmişti. Hatta muhalefette olduğu dönemde ‘‘Kuzey Kıbrıs, 20 aylık UBP-DP hükümeti döneminde yaşadığı yolsuzluğu, hukuksuzluğu tarihinde yaşamamıştır’’ demişti. Ancak yolsuzluk konularında şu ana kadar önemli bir gelişme yaşanmadı. Eğer ortada herhangi bir yolsuzluk ya da hukuksuzluk yoksa çıkıp ‘‘ben o dönemde görevde olanların hakkını yedim’’ deyip, özür dilemelidir. Yok eğer ortada yolsuzluk varsa, gereğinin yapılması lazım. Sessizlik kurtarmaz.

Geniş yetkilerle donatılmış Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun şu ana kadar yetkilerini kullanmadığı, başsavcılığa sevk etmesi gereken dosyaları göndermediği konuşuluyor. Bunlar gerçekse geçmiş söylemlerle şu anki eylemler uyuşmuyor demektir.

Başbakanımız ayrıca ‘‘BRT’den memnun değilim’’ demişti. Bildiğim kadarıyla BRT başbakanlığa, yani kendisine bağlı. Açık konuşmak gerekirse BRT’den başta çalışanları olmak üzere kimse memnun değil. Başbakan’dan beklenen bir an önce BRT’deki sorunlara el atıp, devletten her yıl 60 milyon TL kaynak ayrılan bu kurumumuzun hak ettiği noktaya gelmesi için gereğini yapmasıdır.

Her yeni hükümet döneminde atamalar yapılır. Yapılan bu atamalar bazı kesimlerin tepkisini çeker. Buna lafım yok. Ancak Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Bakanlık Müdürlüğü görevine atanan şahıs ile ilgili iddialar çok konuşuldu. Üçlü kararname ile, yani Başbakan’ın da altında imzası bulunan bu atama ile ilgili gerekli açıklamanın yapılması elzemdir. Bunlar yapılmadığı zaman ‘’Bunların da UBP’den farkı yok’’ söylemlerine kızmamak gerekir.

Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak göreve geleli henüz 100 günü dolmamış bir hükümete fazla biledir. Unutulmasın ki hükümet yetkilileri 100. günde basının karşısına çıkacak, yaptıklarını veya yapamadıklarını anlatacaklar. O gün geldiğinde mahcup durumda kalıp kalmamak kendilerine bağlıdır.

Hepimiz bu ülkenin iyiliğini istiyoruz. Bizi yönetenlerin, hangi partiden olurlarsa olsunlar, halkın menfaatine ve geleceğe yönelik doğru icraatlar yapmalarını istiyoruz.

Bu memleket çok acılar çekti, çok haksızlıklar yaşadı. Bu haksızlıkları ortadan kaldırıp doğru icraatları yapmak, başta bu ülkeyi yönetenlere düşer. Ve eğer bu ülke Akıncı Cumhurbaşkanı, Erhürman Başbakan, Özersay da Başbakan Yardımcısı’yken bile düzelmezse, geriye kalan son umut kırıntıları da süpürülmüş olur.

Bunun vebali ağırdır.

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir