Şu bizim KKTC siyaseti…
Renklidir.
Hızlıdır.
Hareketlidir.
Aynı zamanda dönektir. Hatta döndürek gibidir.
Dünü yoktur. Bugünü vardır.
Yarını Allah kerimdir.
Dünyayla bağı yok gibidir.
Yukarıya çıksan denize düşersin, aşağıya insen tele çarparsın.
Özker Hoca’nın davul/tokmak benzetmesine mazhar olmuştur.
Bir “Kıbrıs Sorunu” vardır ki, dillere destandır.
Sıkışanın dayandığı duvardır.
“Vatan Millet Sakarya”dır.
Mars’ta su bulunur, Kıbrıs’ta çözüm bulunmaz.
Tütün fabrikasından bozma meclisi vardır.
“Sayın başkan, sayın milletvekilleri” diye boş koltuklara nutuk atılan yerdir.
Ancak da yemin törenlerinde dolar.
Kesintisiz üç ay tatil yapar.
Esasen siyaset, meyhanelerde şekillenir.
Hükümetler orada kurulur, orada bozulur.
Hele seçim zamanı geldi mi, açık pazar gibidir.
Adeta transfer sezonuna benzer.
Bonservisli olanı da var serbest transfer olanı da.
Vaatler havada uçuşur, gerçekleştireni nadir görülür.
Ne peşkeşi biter ne peşrevi.
Sağı sola, solu sağa kaymıştır.
Muhalefette başka, iktidarda başkadır.
Beyaz sayfa açması bitmez.
Bölgeciliği meşhurdur.
Düşmanları barıştırır, kardeşleri küstürür.
O derece mühimdir bizim KKTC siyaseti.
Gelgelelim…
Hayatımızın parçasıdır. Onsuz yaşanmaz.
Kahvelerde muhabbetin bir numaralı mevzusudur.
Sohbete başlama sebebidir.
“Hiç ilgilenmem” diyenin bile hakkında roman yazabildiğidir.
TV programlarının vazgeçilmezidir.
Gazetelerin manşetidir.
Sosyal medyanın en iyi malzemesidir.
İşin aslı, mecburiyetimizdir.
Ülkeyi yönetmelidir..
Ekonomiyi canlandırması elzemdir.
Herkese eşit muamele etmek gerekir.
Daireleri verimli, kurumları düzgün çalışabilir.
Bunları başarması zor değildir.
Kararlılık ve irade gerektirir.
Bu kararlılık ve irade ülke sevgisiyle birleşirse, evet, yapılabilir.
Hem de bu ülkede çok güzel işler yapılabilir.
Her şeye rağmen…