Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, CTP’nin ilk işinin yozlaşmış sistemi değiştirmek olduğunu belirerek “Çocuklarımız ve torunlarımıza devrederken yüzümüzün kızarmayacağı yeni bir sistemi üretmek mümkün olacaktır. Evet bunu biz yapacağız, hazırız” dedi.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) bünyesinde kurulan Parti Eğitim Merkezi (PEMER) bugün 2017-2018 Akademik Yıl Açılışı’nı Lefkoşa AKM’de gerçekleştirdi.
“İlk Ders” isimli etkinlikle çalışmalarına başlayan merkezin açılışını Genel Başkan Tufan Erhürman yaptı. Erhürman, “Öğrenen ve üreten CTP” konulu konuşmasında partililere, sempatizanlara ve kendisini canlı yayında dinleyen Kıbrıs Türk halkına seslendi.
Etkinlik, Rana Uluçay, Şifa Çolakoğlu ve Erkan Dağlı’nın müzik dinletesi ile başladı, Eğitim Sekreteri Cemal Mert’in sunumu ile devam etti.
Konuşmaların ardından, “Üretimde başarı öyküleri – Biz yapabiliriz” konulu panel gerçekleştirildi. MYK üyesi Aybike Yektaoğlu’nun moderatör olduğu sohbete, Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Çıraklı Eğitim Merkezi adına Mahmut Kamber, Dome Otel adına Bayram Karaman konuşmacı olarak katılırken, kooperatifçilik konusunda Hasan Solyalı, AL-NAR adına Doğan Bağkur konuşma gerçekleştirdi. Etkinlikte ayrıca Işık Kitapevi, HASDER El Sanatları, Süha Ticaret Kıbrıs El Sanatları ve Güzin Okutan Seramik El Sanatları stantları yer aldı.
“Öğrenen ve üreten CTP”
Merkezin çalışmalarının başladığı bugünde açılış konuşmasını yapan Genel Başkan Tufan Erhürman, 1974’ten, hatta 1963’ten beri taş taş üstüne koyularak bir sistem üretildiğini bugün artık herkesin bunu kabul ettiği gibi hakim zihniyetin ülkede taş üstünde taş bırakmadığını vurguladı. Erhürman, “CTP, hükümet ortağı olduğu yıllarda bu sistemde gedikler açmak, en azından sistemin güçlendirilmesini önlemek için çok çaba gösterdi, kısmi başarılar da elde etti ama yine bugün biz dahil herkes kabul ediyor ki bu yozlaşmış sistemi tamamen değiştirmeyi başaramadık” dedi.
“Hazırız yeni sistemi biz üreteceğiz”
Bu konuda samimiyetle öz eleştiri veren, yapılmaması gereken yanlışları ve yapılması gerekirken yapılamayan doğruları tespit eden, 47 yıllık mücadeleden, ödenen bedellerden damıtılan deneyimle bu sistemin değiştirilmesi için irade ve somut öneriler ortaya koyan tek partinin CTP olduğunu kaydeden Erhürman, “CTP bilmektedir ki deneyim ancak bilgiyle ve bu çağın bilgisiyle donanmış yeni kuşakların enerjisiyle harmanlanırsa bu yozlaşmış sistemi değiştirmek ve çocuklarımız ve torunlarımıza devrederken yüzümüzün kızarmayacağı yeni bir sistemi üretmek mümkün olacaktır. Evet bunu biz yapacağız, hazırız” dedi.
“İşimiz bir an önce sistemi değiştirmektir”
PEMER’in bu düşüncenin, bu bilginin somut bir ürünü olduğunu belirten Erhürman, “Neyi öğreneceğimiz, neyi üreteceğimiz son derece önemlidir” diyerek ön kabullerinin bu sistemin bir an önce değiştirilmesi olduğunu kaydetti. Sistemin Kıbrıslı Rumların kuzeyde bıraktıkları taşınmazların ve Türkiye’den buraya gönderilenlerin adil olmayan bir biçimde dağıtılması üzerinde kurulduğunu vurgulayan Erhürman, üretime ve adil bölüşüme dayanmayan bu sistemin kendi siyaset tarzını da beraberinde getirdiğini vurguladı. Erhürman sözlerine şöyle devam etti:
“Bu sistemin merkezinde haysiyet, adalet, üretim ve hizmet değil adil olmayan menfaat dağıtımı karşılığında oy devşirme çabası vardır. Dahası bu sistem, doğal olarak kendi kültürünü de oluşturmuştur. Bugün herkesin şikayetçi olduğu bencilliğin, benmerkezciliğin, kısa yoldan köşe dönme ve gemisini kurtaran kaptan anlayışlarının, toplumu, kamuyu, “biz”i değil “ben”i öne çıkarma yaklaşımlarının, bunların hepsinin temelinde bu sistem yatmaktadır. Bu sistem ve ondan dolayı yaşamak zorunda kaldıklarımız haysiyetimize dokunmakta, onurumuzu yaralamaktadır. Kamusal değil bireysel düşünmek ancak kamusal düşünce temelinde geliştirilebilecek olan kamu hizmetlerinin halkımızın hak ettiği seviyede verilmesini engellemektedir. Ülkemizin ve nüfusumuzun ölçeğinde ancak güçlerimizi birleştirerek üretmek mümkün olduğu için, bencillik ve benmerkezcilik bizi üreten değil tüketen bir toplum haline getirmiştir. Ve belki en önemlisi, tüm bunlar toplumun adalete olan inancını ciddi biçimde zedelemiştir. İşte bu yüzdendir ki CTP, yalnızca siyaseti, siyasetçileri değil, toplumun tüm kesimlerini öz eleştiriye ve çocuklarımıza ve torunlarımıza yüzümüz kızarmadan devretmemiz mümkün olmayan bu sistemi birlikte değiştirmeye davet etmektedir.”
“Bu halkın yakasından düşecekler”
Bunun için, aklı, bilgiyi ve üretimi merkezine alan, planlı ekonomi politikalarına ihtiyaç olduğunu kaydeden Erhürman, bunun için, insanı ve toplumu merkezine alan planlı sağlık ve eğitim politikalarına ihtiyaç olduğunu, bunun için, geleceği bilgi ve akıl temelinde planlamaya ihtiyaç olduğu üzerinde durdu. Bunun için daha çok çalışmaya, daha çok öğrenmeye ve daha çok üretmeye ihtiyaç olduğunu belirten Erhürman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama hepimiz biliyoruz ki tüm bunlardan da önce, ‘bu sistem değişmesin, aynen devam etsin, ben, ailem ve çevrem tüm olanaklar tükenene kadar bundan yararlanalım da bizden sonra ne olursa olsun’ diyenlerin bu toplumun yakasından düşmesi lazım. Hepimiz biliyoruz ki bu yozlaşmış sistemin şahikası olan bir hükümet 18 aydır iktidardadır. 18 ayda yapmadıkları yolsuzluk, hukuksuzluk, adaletsizlik kalmamıştır. Bu kez ne yaptılarsa hepsi gün gibi aşikardır. Herkes her şeyi bilmekte, gözüyle görmekte, kulağıyla duymaktadır. Dahası kendileri de bunları saklama ihtiyacı hissetmemekte, memleketin ve halkın sahibi edasıyla yapacağız, edeceğiz demeye devam etmektedirler. Bunun içindir ki CTP, bu hükümetin başbakanının ‘erken seçimse erken seçim, tarihi getirin ilk imzayı ben atacağım’ çağrıları üzerine, Mart ayının başında, önce bu hükümete güvensizlik önergesi vermiş, hemen ardından da Temmuz ayı için seçim tarihi önermiştir. Bunun ardından neler yaşandığı herkesin bilgisindedir. Başbakan sözünde durmamış, Meclis’e götürdüğümüz erken seçim tarihinin altına imza atmamıştır. CTP daha o gün bu hükümetin artık bittiğini, miadını doldurduğunu ve koltuklarda oturdukları her günün bu ülkeden, bu halktan, geleceğimizden çalınmış bir gün olacağını ilan etmiştir.”
“Gelecek hırsızlarını 7 Ocak’ta göndereceğiz”
“Nitekim ne bizi, ne de halkımızı yanılttılar. O güne kadar yaptıklarından da fazlasını o günden sonra yaptılar. Bu gelecek hırsızları, durmadan, hiç ara vermeksizin, adaletsiz ve kritersiz biçimde menfaat dağıtmaya, istihdam, vatandaşlık, kamu arazisi, kırsal kesim arazisi, banka kredisi dağıtmaya ve bunun karşılığında oy devşirme çabalarına devam ettiler. Ve nihayet, hiç sıkılmadan, yüzleri kızarmadan, kendi ağızlarından, “biz artık tabanımızı, seçmenimizi tatmin ettik, seçime gidebiliriz” diyerek, bir kez daha başbakanlarının ağzından bize seçim tarihini belirleyelim diye çağrı yaptılar. Tek korkuları vardı. CTP, DP ile anlaşarak seçim hükümeti kurabilir ve UBP seçime hükümet olanaklarından yoksun bir şekilde gidebilirdi. CTP’yi de kendileri gibi ilkesiz, seçimi kazanmaktan başka bir gailesi olmayan bir parti sandılar. Ama biz bu halk karşısındaki görevimizin de sorumluluğumuzun da bilincindeyiz. Bizim görevimiz ve sorumluluğumuz, Mart ayından beri söylediklerimizin arkasında durmak ve 18 aydır yolsuzluğun, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, talanın daniskasını yapan bu hükümetten bir an önce kurtulma olanağını halkımızın önüne koymaktı. Mümkün olan en yakın tarihi belirledik ve önerdik. Şimdi seçimin 7 Ocak’ta yapılabilmesi için gerekli olanları yapmak onların görevi. Hep birlikte izleyip, göreceğiz.”
“Yaptıklarının hesabını verecekler”
Bu sistemi değiştirme şansının önlerinde olduğunu kaydeden Erhürman sözlerine şöyle devam etti:
“Bu şansı CTP için değil, bu halk için, bu ülke için, geleceğimiz için, çocuklarımız, torunlarımız için en iyi şekilde kullanmak zorundayız. Bugünden sonra bize durup dinlenmek yok, uyku yok. Gece gündüz sokakta, halkımızla birlikte olacağız. Gece gündüz, bu hükümetin bir an önce gitmesi ve bu sistemin bir an önce değişmesi gerektiğini anlatacağız. Gece gündüz, yaptıkları hukuksuzlukları, adaletsizlikleri, yolsuzlukları, talanı ama yalnızca onları değil, yeni sistemi kuracak politikalarımızı anlatacağız. Ve halkımıza çağrı yapacağız. Gerçekten şikayetçiysek, gerçekten haysiyetimize dokunuyorsa bu yozlaşmış sistem, adaleti, üretmeyi ve doğru dürüst kamu hizmeti almayı gerçekten istiyorsak, çocuklarımızı, torunlarımızı, gerçekten kendimizden fazla seviyorsak gerçekten şikayetçiysek, gerçekten haysiyetimize dokunuyorsa bu yozlaşmış sistem, adaleti, üretmeyi ve doğru dürüst kamu hizmeti almayı gerçekten istiyorsak, çocuklarımızı, torunlarımızı gerçekten kendimizden fazla önemsiyorsak işte fırsat! Bu yozlaşmış sistemi değiştirmekten, geleceğimizi bu gelecek hırsızlarının elinden kurtarmaktan başka bir gailemiz, başka bir hesabımız kitabımız yok. Anketler yayımlıyorlar, daha fazla da yayımlayacaklar. Manipülasyon yapıyorlar, daha fazla da yapacaklar. Yolsuzluklarının, adaletsizliklerinin, talanın, Kıbrıs Sorunu’yla ilgili akıldan, bilgiden, tutarlılıktan yoksun politikalarının üzerini ezberlerindeki ilkel savaş çığırtkanlığı dilinin sosuyla örtmeye çalışıyorlar. Bu ilkel politika ve dilin hala iş yapacağını sanıyorlar, buna güveniyorlar. Biz sadece halkımıza güveniyoruz. Bu halk bu sistemi değiştirmeye kararlıdır ve değiştirecek. Anketler, manipülatif haberler ne derse desin, CTP bu seçimden birinci parti olarak çıkacak, iktidara gelecek ve bu sistemi değiştirecek. Sadece sistemi değiştirmekle yetinmeyecek, bu yapılanların hesabını da soracak. Yapanın yanına kar kalmayacak, yaptıklarının hesabını verecekler.”
“Çalışırız, yaparız!”
Erhürman sözlerini şöyle tamamladı:
“Yeter ki biz kendimize ve halkımıza güvenelim. Yeter ki ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ne kadar isterlerse bu halktan, bu ülkeden bir şey olmayacağına, bizim yapamayacağımıza bizi ikna etmek için çaba göstersinler biz asla öz güvenimizi yitirmeyelim. Yeter ki “ben” değil, “biz” olalım” diyerek dayanışma içinde olalım, kol kola girelim ve yürüyelim. Yapamazsınız diyenlere en güzel cevabı bu halk verecek. Cevap açıktır ve hazırdır: çalışırız, yaparız… PEMER’in, bu ilk dersin ve halkımızın bu sistemin değişmesi yönünde bu gelecek hırsızlarına vereceği dersin hayırlı olmasını dilerim…”