CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, hellimin Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ortak ürünü olduğunu, Kıbrıs Türk tarafının doğru siyasi ve hukuki zeminde, AB organları nezdinde bu konuyu sürekli gündemde tutmak zorunda olduğunu belirtti.
Erhürman, sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, “hellim bizimdir” demekle işin bitmediğini, AB karşıtı ya da yanlısı siyasi hamasetin de sorunları çözmediğini vurguladı.
Erhürman’ın sosyal medya paylaşımı şöyle :
“Hellimle ilgili süreç AB kurumlarında sona yaklaştı. Hukuki süreç bu düzeyde sonuçlanacak ama bazı teknik ve alt düzey hukuki sorunlar devam ediyor. Her şeyden önce hellimde bulunması gereken küçükbaş hayvan sütü oranını sağlamakta hem Türk hem de Rum üreticilerin sorun yaşadığı açık. Bunun için zamana ve maddi desteğe ihtiyaç olacak. AB’nin iki konuda da yapması gerekenler var.
“YEŞİL HAT ÜZERİNDEN İHRACAT OLANAĞI BULUNMASI, İHRACATIN GERÇEKLEŞECEĞİ ANLAMINA GELMİYOR”
Ayrıca Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden ihracat olanağı bulunması illa ki bu ihracatın gerçekleşebileceği anlamına gelmiyor. Örneğin helvada ve zeytinyağında AB düzeyinde hukuki sorun yok ama Yeşil Hat üzerinden ihracat yine de engellerle karşılaşıyor.
Hukuki belgeleri tam olarak görmemiş olsak da, en azından tescille eş zamanlı olarak Yeşil Hat üzerinden ihracatın “hukuken” başlamasına ilişkin duyumlar olumlu şu anda. Ancak uygulamada giderilmesi gereken çok fazla sorun var hala.
Hellim Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların ortak ürünü. AB, hellimde de, zeytinyağında da, helvada da hukukuna sahip çıkmalı ve engellerin kaldırılması için aktif girişim yapmalı. Kıbrıs Türk tarafı doğru siyasi ve hukuki zeminde AB organları nezdinde bu konuyu sürekli gündemde tutmak zorunda olduğunu bilmeli. KKTC’de tarım, hayvancılık ve sanayiye ilişkin politikalar bir an önce netleştirilmeli. Ve “hellim” ile “ızgara peynir”, vs. arasındaki farkı kalite ve tanıtım açısından netleştiren bir kampanya gecikmeksizin devreye girmeli.
Öyle “hellim bizimdir” demekle iş bitmiyor. AB karşıtı ya da yanlısı siyasi hamaset de sorunları çözmüyor! Geleceğimizin, kendi ayaklarımızın üzerinde durmanın ürettiklerimize hem içeride, hem de dışarıda sahip çıkmaktan geçtiğini iliklerimize kadar hissetmemiz ve gereğini yapmamız şart!”
