Dünya nüfusunun yaklaşık 476 milyonunu oluşturan yerli halklar, atalarından kalan topraklardan edilmenin yanı sıra eğitim, sağlık ve barınma hizmetlerine sınırlı erişime sahip olmanın güçlüğünü yaşıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kararıyla 1994’te ilan edilen “Dünya Yerli Halklar Günü”, yerli halkların ihtiyaçları konusunda farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.
Dünya Yerli Halklar Günü’nün bu yılki teması kapsamında, yerlilerin haklarının korunmasının zaruri olduğu vurgulanarak, onların kültürel zenginliklerine dikkat çekiliyor.
BM Yerli Halkların Hakları Deklarasyonu’nda, yerli halkların diğer milletlerle eşitliği vurgulanarak, bu grupların kültürel çeşitliliğinin insanlığın ortak mirasını oluşturduğu kaydediliyor.
BM’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, 90 ülkeden yaklaşık 476 milyon yerli, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 6’sını oluşturuyor. Geleneklerine önem atfeden yerli halkların yaşam biçimleri gelişen dünyada tehditlerle karşı karşıya kalıyor.
Yerli halklar kendilerini doğrudan etkileyen konulardaki karar alma süreçlerinde saf dışı bırakılıyor.
-Yerli halklar, aşırı yoksullukla karşı karşıya
Uluslararası Af Örgütünün internet sitesinde yer alan bilgiye göre, yerli toplumlar, dünyanın birçok yerinde ötekileştiriliyor ve ayrımcılığa uğruyor.
Yerli halklar, nesillerdir yaşadıkları topraklardan edilmelerinin yanı sıra eğitim, sağlık ve barınma hizmetlerine sınırlı erişime sahip olmanın zorluğunu yaşıyor.
Yerli halkın aşırı yoksulluk içinde yaşama, yetersiz beslenme ve yerinden edilme olasılığının diğer gruplara göre daha yüksek olduğuna işaret ediliyor.
-Asimilasyon politikaları
Birçok yerli akademisyenin makalelerinde ve araştırma yazılarında belirttiğine göre, Batı toplumlarının 15’inci yüzyıldan itibaren yaptığı coğrafi keşifler, yerli halkların zararına sonuçlar doğurdu.
Kendi yaşam biçimlerini üstün atfeden Batı toplumları, gittikleri yere medeniyet götürdükleri iddiasıyla, baskı ve tehdit yoluyla yerli halkları asimile etmeye çalıştı.
Uzun yıllar uygulanan asimilasyon politikaları çerçevesinde, yerli halklar, kendi kültürlerini, dinlerini ve dillerini kenara bırakıp “beyaz” kimliği benimseye zorlandı.
-Yerinden edilenler
Yerinden etme politikaları ise asimilasyon metotlarını tamamlar nitelikteydi.
Dedelerinden miras kalan topraklarda yaşamlarını sürdüren yerli halklar, sömürgeci güçlerin, kendilerini topraklarından etmesiyle yersiz yurtsuz bırakıldı.
Yerliler, verimsiz topraklara sürüklenirken, sömürgeciler yerinden ettiği yerlilerin topraklarındaki doğal kaynaklardan faydalandı.
-Yerlilerin toplumsal direnişi
Aktif ve pasif şekilde sömürgecilere direnen yerli halklar, kimliklerini korumak için yıllardır yoğun çaba sarf ediyor.