
Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Masası Direktörü Kıbrıslı Türk Bülent Alirıza, gerek adada gerekse ada dışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin, hükümetin, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin adadaki durumun uzun vadeli olamayacağını, belirsizliklerin gerginliği ve çatışmayı bile getirebileceğini dünyaya sürekli anlatması gerektiğini söyledi.
Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklerin haksızlığa uğradığını belirten Alirıza, Kıbrıs’ta sıcak çatışma tehlikesi görmediğini ancak bölgedeki enerji arayışları ve var olan çatışmalardan kaynaklanan gerginlikler yaşanabileceğini ifade etti.
Alirıza, adada yeniden başlaması muhtemelen müzakereler konusunda Türkiye’nin tutumunun etkili olacağını, Crans-Montana sonrasındaki söylemlere bakılırsa federasyon temelinde görüşme olmaması gerektiğini belirtti.
Bülent Aliriza, Kıbrıs’taki anlaşmazlığın sıcak çatışmaya dönüşmemesi için dünyanın devamlı yeni süreçler başlattığını ancak bunların da her seferinde başarısızlıkla sonuçlandığına işaret ederek “Bir sonuç çıkmayacaksa ha federasyon ha konfederasyonu görüşmüşsünüz…” dedi.
Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Masası Direktörü Kıbrıslı Türk Bülent Alirıza, Washington’da Mustafa Alkan’ın hazırlayıp sunduğu Er Meydanı programına konuk oldu.
Hem Türk-Amerikan ilişkileri hem de Kıbrıs sorunuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Aliriza, “Şu anda Türk Amerikan ilişkileri çok kötü bir dönemden geçiyor. Vize işlemlerinin durması ilişkilerin ne kadar berbat olduğunu gösteren bir olay” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs müzakerelerinin Crans-Montana’da çökmesinin nedenini, Türk tarafının verebileceği azami unsurların, Kıbrıs hükümeti sıfatını taşıyan Rumların kabul edebileceği minimumla uyuşmaması olarak özetleyen Alirıza, Kıbrıs sorununu çözme çabalarının uzun yıllardır devam ettiğini ve edeceğini anlattı.
Bülent Alirıza, Kıbrıs’taki anlaşmazlığın sıcak bir çatışmaya dönüşmesini engelleme isteğiyle sürekli yeni süreçler başladığını ancak her seferinde başarısızlıkla sonuçlandığını ardından yeni süreçler başladığını söyledi.
“Ankara jeopolitik faktörlerle müzakerelerin başlamasını isteyebilir”
Kıbrıs sorununda Kıbrıs Türk tarafının tek belirleyici unsur olmadığını, Türkiye’nin de etkili olduğunu ifade eden Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Masası Direktörü Kıbrıslı Türk Bülent Alirıza, Kıbrıs Türk tarafı istemese de Ankara’nın şu veya bu sebeple, jeopolitik faktörler yüzünden tekrar başlamasını isteyebildiğini kaydetti.
Alirıza, yeniden başlaması olası bir müzakere sürecinin federasyon temelinde mi olacağı sorusunu yanıtlarken, şu ana dek yapılan açıklamaların, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sözlerinin bundan sonra müzakerelerin iki devlet bazında, konfederasyon temelinde devam etmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti.
Sonuç çıkmayacaksa…
Alirıza, “Ama sonunda bir sonuç çıkmayacaksa ha federasyon ha konfederasyonu görüşmüşsünüz…” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs sorununun kökeniyle ilgili yorumlar yapan Bülent Alirıza, ortada uluslararası camiayı çok rahatsız eden, büyük haksızlık bulunduğunu ve BM’nin Mart 1964’te adaya Barış Gücü gönderebilmek için aslında anayasanın öngördüğü Kıbrıs hükümeti olmamasına rağmen Rumları Kıbrıs hükümeti olarak tanımak durumunda kaldığını; 1974’te de yine Rumları tanıdığını, bunların son zamanlarda Katalanlarda, Kürtlerde görüldüğü gibi bir haksızlık olduğunu söyledi.
Alirıza, Kıbrıslı Türklerin 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin unsuru olduğunu söylemesine rağmen dünyanın Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti kabul ettiğini kaydetti.
“Kıbrıslı Türkler adına daha iyisi için ne tavsiye edersiniz?” sorusunu da yanıtlayan Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Masası Direktörü Bülent Alirıza, gerek Kıbrıs’ta gerekse Kıbrıs dışındaki ülkelerde yaşayan Kıbrıslı Türklerin, hükümetin medyanın, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin adadaki durumun uzun vadeli olamayacağını, belirsizliklerin gerginliği ve çatışmayı bile getirebileceğini sürekli anlatması gerektiğini söyledi.
“Sıcak çatışma tehlikesi görmüyorum ancak…”
Alirıza, “Dondurulan çatışma” denilen bir kavram bulunduğuna işaret ederek “Bunlar sıcak çatışmaya dönüşebilir. Kıbrıs’ta ben bu tehlikeyi görmüyorum ancak enerji arayışı çalışmalarında ve bölgedeki gerginliklerden de kaynaklanan bir takım gerginlikler gelebileceğini dış dünyaya bıkmadan usanmadan anlatmak lazım” dedi.
“KKTC’nin tanınmasına yönelik bir strateji kısa vadede başarılı olmaz”
Alirıza, şöyle konuştu:
“Şu anda ben KKTC’nin tanınmasına yönelik bir stratejinin kısa vadede başarılı olabileceğine inanmıyorum. Keşke inanabilsem çünkü hakkıdır bu ülke bu cumhuriyet 1983’ten beri uluslararası camianın ilgisini ve kendisini tanımasını bekliyor.
Ankara’daki hükümetlerin buna ne derece aktif destek verip vermediğine de bakmak lazım. Geçmişte sonuçsuz kalsa bile diplomatik girişimlerin devamını isteyen bir Ankara vardı. Her ne kadar Lefkoşa rahatsızdı ama Ankara’nın bundan rahatsız olmadığını gördük
Türkiye Crans-Montana sonrası söylediği biz eski bazda bu görüşmenin devamını istemiyoruz. Türkiye bunda ısrar ederse uluslararası camia –ki bunları ayrı ayrı almak lazım hepsi ortak hareket etmiyor- onların tutumu ne olacak?
Aynı zamanda daha da önemlisi Türkiye’nin o ülkelerle ilişkilerinde Kıbrıs konusundaki mevcut tutumunu devam ettirip ettirmeyeceğine bakmamız lazım. Eğer Türkiye şu anki pozisyonunda devam edecekse, görüşmelerin tekrar başlaması mümkün değil.
Ama Türkiye dışarından gelen telkin ve baskılara direnmeyip ‘bakalım görüşmeler başlasın ne çıkacak’ dersse daha önce yaşadığımız süreç yaşanabilir.
Bunlar olumlu bir mesaj değil ama maalesef tecrübeler bunu gösteriyor.”