Menü Altı
Menü Altı

Akıncı İstanbul’da konuştu: “Paylaşmak istemediler”

Akıncı İstanbul’da konuştu: “Paylaşmak istemediler”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının BM parametrelerini çöpe atma yanlışına düşmeyeceği gibi, müzakereleri bir 50 yıl daha ucu açık bir şekilde sürdürme hatasına düşmeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı Yeditepe Üniversitesi’nde Dünden Bugüne Kıbrıs konulu konferans verdi. Cumhurbaşkanı İstanbul’daki konferansta süreci ve gelinen aşamayı değerlendirdi.
2017’de, Rumların 2018’deki başkanlık seçimlerinin kampanyaları başlayacaktı; başladı ve çok erken başladı” diye konuşan Akıncı, hidrokarbon arayışlarının yeni tehditler tetikleyebileceğini söylediğini ve bu konunun da gündeme geldiğini kaydetti.
Sırasıyla Mont Pelerin, Cenevre ve Crans-Montana’da tarafların bir araya geldiğini hatırlatan Akıncı, “Maalesef bütün bu buluşmaların sonunda bir sonuca varamadık” dedi.
Akıncı konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Neden bir sonuca varılamadığı çok açıktır. Rum tarafı yıllar öncesinden eline geçirdiği o devlet aygıtını, yönetim erkini, siyasal eşitlik içerisinde Kıbrıslı Türklerle paylaşmak istemedi. İşin özeti budur. Bunu bir sürü yazıyla, cümleyle anlatabilirim. Ama işin özü burada yatmaktadır. 1963 yılından bu yana, Kıbrıs Cumhuriyeti dediğimiz ve bizim ortaklık hakkımız olan cumhuriyeti ele geçirdikleri için bu yetkiyi, bu tanınmışlığı, bu uluslararası konumu paylaşmayı içlerine bir türlü sindiremediler. Son Crans Montana’da ortaya çıkan tavır, maksimalist bir tavır oldu. Örneğin asker ve güvenlik kavramı konuşulurken, sıfır asker sıfır garanti dediler. Bu sözcükler slogan haline geldi. “

Güvenliği ve güvenceyi sonsuza kadar silahların gölgesinde düşünmediğine vurgu yapan Akıncı, “Ama ortada bir gerçek var. Güven dediğiniz konu bir çırpıda gelişmez. Bu ancak aşamalı olarak, evrimleşerek olur. Ben kendilerine şunu söyledim; güven duygusu yerleştikçe iki taraf arasında güven geliştikçe, asker sayısı aşağıya iner. İş birliği olanakları geliştikçe garanti dediğimiz kavramın içeriği değişebilir. Ama bu bir süreçtir” diye konuştu.
Akıncı, Crans Montana’da Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin esnek davrandığını, ancak Rum tarafının aynı esnekliği göstermediğini söyledi.
BM Genel Sekreteri’nin rapor hazırladığını anımsatan Akıncı, “Kendisinden olguları, yaşanmışlıkları anlatmasını beklerdik. Ama ne yazık ki bu tam yeterince yerine getirilemedi” dedi.
Raporda “İki taraf da son kilometreyi kat etmekte yeterli siyasi iradeyi ortaya koyamadılar” gibi sorumluluğu iki tarafa da yükleyen bir yaklaşım sergilendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, BM’nin tavrının böyle olmaması gerektiğinin altını çizdi.
“Böyle bir şey olamaz” diyen Akıncı, Genel Sekreter’in bundan sonrasını düşünerek hareket ettiğini, bunun da önemli olduğunu ifade ederek, “Kıbrıs Türk tarafına haksız yere sorumluluk yüklemek kabul edilebilir bir şey değildir” diye konuştu.
Rum tarafında gerçekleştirilecek seçimlere değinen Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rum tarafının bir zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu ben hep dile getiriyorum. Bugüne kadarki ucu açık müzakere süreci artık tamamen kapanmıştır. Biz müzakerelerden, çözüm arayışından vazgeçmiş değiliz. BM parametreleri çöpe atılmış değildir bizim tarafımızdan. Böyle bir yanlışa düşmeyiz. Ama şu yanlışa da düşme niyetimiz yoktur. 50 yıldır süren müzakereleri bir 50 yıl daha amaçsız bir şekilde sürdürme niyetimiz yoktur.”
İhmal edilmemesi gereken bir diğer konunun da KKTC’nin ekonomisi ve demokrasisiyle güçlenmesi, ilişkilerinin artması ve buna Türkiye’nin de var olan desteğinin devam etmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Akıncı, “Haksız, zeminsiz izolasyonların kaldırılması için mücadelemize devam etmek önemlidir. Çözüm vizyonumuzun korunması elbette önemlidir” dedi.
Akıncı, bir çözümün sadece ada için değil, coğrafya ve Türkiye-Kıbrıs, Türkiye- Yunanistan ve Türkiye –AB ilişkileri için de çok önemli olduğunu belirtti.


Türkiye’den KKTC’ye su geldiğini anımsatan Akıncı, “Bu teknoloji kendisini kanıtladı. Bu daha da geliştirilerek güney ile paylaşılabilir. Enerji yatakları, elektrik ve suda çok ciddi iş birliği potansiyeli söz konusudur” dedi.
Ne isterse olsun, üç önemli konudan vazgeçilemeyeceğinin altını çizen Akıncı sözlerine şu şekilde devam etti:
“Birincisi eşitliğimizdir, ikincisi özgürlüğümüzdür, üçüncüsü güvenliğimizdir. Bu üçünü içermeyen bir anlaşma bizim için çözüm değildir. Dolayısıyla böylesi bir anlaşma, makul olanı yaratmak için işbirliğine hazırsalar, bunu değerlendirmeye hazır olacağız. İki kurucu devletli ve tek çatı altında federatif bir yapıyı kurarız ve herkes de bundan mutlu olur. Eğer olamıyorsa o zaman bu tek çatı yerine, iki ayrı yan yana çatı olacak, bunun da başka yolu yok. O zaman, ya KKTC kendi varlığıyla biraz önce söylediğim çerçevede onlara eşit iki kurucu devletten biri halinde tek federal şemsiye altında olacak, ya da yan yana yaşamaya devam edecekler. Her hak ve karda barış içinde bir ilişki içinde olmasını istiyoruz. Bir yerde sorun olduğu müddetçe barış arayışları devam eder. Başka yolu yok. Diplomaside nokta konmaz. Ama bu çaba belli bir amaç için sonuç odaklı olur. İlanihaye uzatmak da kimsenin işine gelmez.”

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir