Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ı kabul etti. Cumhurbaşkanlığı’ndaki görüşme 1 saat sürdü. Görüşme sonra basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın, Jane Holl Lute’un adaya gelip temaslarda bulunacak olması ve garantör ülkelere gerçekleştirmeyi planlandığı ziyaretin yanı sıra UNFICYP’in görev süresi ile ilgili Kıbrıs Türk tarafının düşüncelerini öğrenmek nedeni ile ziyaret gerçekleştirdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre; Jane Holl Lute’un görevlendirilmesi ilk gündeme geldiğinde, Nisan ayında Kıbrıs Türk tarafının olumlu görüş belirttiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Jane Holl Lute’un atanmasının eski özel danışman Espen Eide’nın yerini alan bir atama olmadığının altını çizdi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Jane Lute’un tarafların nabzını tutmaya yönelik geçici bir misyon ile görevlendirildiğine dikkat çekti.
Lute’un ziyaretinin Rum tarafında zaman zaman iddia edildiği gibi yeni bir müzakere sürecinin başlangıcı olarak nitelendirilemeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Akıncı, Lute’un, tarafların son bir yılda yaptıkları değerlendirmeler sonucunda nerelerde durduklarına dair bir durum tespiti yapmak ve bu konuda BM Genel Sekreteri’ne rapor sunma amacı ile görevlendirildiğini belirtti.
Jane Holl Lute’u Temmuz ayı sona ermeden adaya gelme arzusu içerisinde olduğunun BM tarafından kendilerine iletildiğini belirten Cumhurbaşkanı, “Biz de 23 Temmuz ile başlayan hafta bizim için uygun olabilir diye tarih aralığımızı kendilerine iletmiş bulunuyorum” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, konuşmasını “Biz artık 50 yıldır devam ettiği gibi uzayıp giden sonu gelmez müzakerelerin bir parçası olma niyetinde değiliz. Bir kere daha bu kararlılığımızı ifade etmek isterim. Biz, süreçlerin sonuçlandırılması yanlısıyız. Süreçlerin sonuç odaklı olması, takvim içermesi ve stratejik paket anlayışı ile olması gerektiğine dair geçmişten gelen düşüncelerimi” şeklinde sürdürdü.
Zaman zaman Rum tarafından basına yansıtılan bazı yanlış görüşler olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Sanki bir üniter devlet kurulacak ve çoğunluk ve azınlık toplantıları var ve Kıbrıs Türk tarafı olarak o azınlık toplumuna gereğinden fazla haklar talep etmekteyiz gibi yaklaşımlar sergileniyor. Bunları artık bir kenara bırakmak lazımdır. Bu tavırların artık değiştirilmesi ve tekrarlamaması gerekir” dedi. Adada iki toplum arasında bir azınlık-çoğunluk ilişkisinin olmayacağının BM kayıtlarında yıllardır yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, siyasi eşitlik kavramının artık içselleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bir üniter devlet ve çoğunluk-azınlık olgularının gündemde olmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı, eğer bir çözüm bulunabilecekse tarafların eşitliğinin olacağı federal bir yapılanmanın söz konusu olacağını belirtti.“ ‘Bir tarafın güvenlik ihtiyacı için gerekli olanlar, diğer taraf için tehdit oluşturmamalı’ sözü bana aittir ve bu Ocak 2017 Cenevre Konferansı Sonuç Bildirgesi’ne girmiş olan bir söylemdir” şeklinde konuşmasına devam eden Cumhurbaşkanı Akıncı, bir tarafın, “Benim için tehdit oluşturuyor” şeklindeki bir söylem ile diğer toplumun güvenlik ihtiyacını göz ardı edemeyeceğine vurgu yaptı.
Kıbrıs Türkü’nün güvenlik ihtiyacının çerçevesinin Rum toplumu için bir tehdit oluşturmaması gerektiğini kabul ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı, Rum liderliğinin Kıbrıs Türk tarafının bütün taleplerinin kendileri için tehdit oluşturduğunu öne sürüp “sıfır asker, sıfır garanti noktasına ulaşalım” dememesi gerektiğini ifade etti. “Sıfır asker sıfır garanti” yaklaşımının Kıbrıs Türk halkına güvence vermediğini yineleyen Cumhurbaşkanı, artık güvenlik ile ilgili hususların gerçekçi bir zemine oturtulup makul olunması gerektiğini kaydetti. “Önümüzde çok uzun zaman dilimlerinin olmadığının artık idrakinde olmamız lazım” diyen Cumhurbaşkanı, Jane Lute’un adaya geldiğinde tüm hususların kendisi ile açık kalplilikle ele görüşüleceğini söyledi.
“Sayın Jane Lute ile tüm hususları açık kalplilikle konuşacağız, görüşeceğiz. Bizim nabzımızın nasıl attığını o kendisi görecek. Rum tarafında da benzer bir nabız atışı olmasını dilerim. O zaman garantör ülkelerinde katkısıyla, sonuç alıcı bir biçimde, makul, kısa süreli bir deneme belki yeniden önümüze açılabilir” diye konuşan Cumhurbaşkanı Akıncı, önümüzdeki süreç için ne olmadık umut pompalamak ne de kapkara bir tablo çizmek istediğini söyledi.
“Bugün nerdeyse Crans-Montana görüşmelerinin bitmesinin birinci yılı. Bu konuyla ilgili hisleriniz nelerdir?” şeklindeki bir soruya karşılık ise Cumhurbaşkanı Akıncı şu cevabı verdi: “Kıbrıs’ta müzakereler 1968 yılında başladı. Bu 50 yıllık bu çözümsüzlük olgusuna eklenen bir son yıl oldu ama bu 50 yılda ilk defa başlangıç aşamasının dışında garantörlerin de bir araya gelebildiği önemli bir olay oldu. Tabii ki ciddi bir hayal kırıklığı yaşadığımızı söylemem lazım çünkü bu noktada mütevazılığa gerek yoktur diye düşünüyorum. Cenevre, öncesinde Mont Pelerin, sonrasında da Crans-Montana süreçlerinin yaşanmasında Kıbrıs Türk tarafı çok büyük gayretler ortaya koydu. Gerçi Genel Sekreter Eylül 2017 raporunda, sorumluluğu iki toplum liderine eşit şekilde dağıttı. Bize ciddi bir haksızlık yapıldığı kanaatinde olduğumu o zaman da söylemiştim. Şimdi, sorunuz üzerine tekrar ediyorum… Bir yıl önce, 6 Temmuz akşamına bizi götüren süreçte, Kıbrıs Türk tarafı, müzakereler tarihinde birçok ilklere imza atarak bu momentumu yarattı ve bunun sonuçsuz dağılmasından en büyük üzüntüyü de herhalde benim duyduğumu tahmin edersiniz”
Gerçekçi, makul, ayakları yere basan, sadece tek tarafı değil 2 tarafı da düşünen, dışlayıcı değil kucaklayıcı, çatışmaya değil işbirliğine önem veren, azınlık-çoğunluk ilişkisini değil; politik eşitliği içselleştiren, devletin tek başına bir toplumun hakimiyetinde değil 2 toplumun da ortak yönetiminde olacağı 2 kurucu devletli 1 yapıyı özümseyen yeni bir bakış açısıyla olaya yaklaşma inisiyatifi gelişmesini temenni eden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bu doğrultuda kısa sürede sonuç odaklı takvimli bir başlangıç yapalım ve sonunu getirelim” diye konuştu. Lute’un adaya gelişinin sonu gelmez yeni bir müzakere sürecini başlangıcı olarak görülmemesi gerektiğini tekrar eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Lute’un adaya gelecek olmasının, “Kısa sürede sonuç odaklı stratejik bir anlayışı pakete dönüştürebilir miyiz ve bu konuda sonuç alabilir miyiz?” sorusuna bir cevap arayışı olarak görülmesi gerektiğini ifade etti.