Menü Altı
Menü Altı

ABD’nin Erdoğan’ı devirme planında sıra Zarrab’ın

ABD’nin Erdoğan’ı devirme planında sıra Zarrab’ın

Türkiye-ABD ilişkileri tarihin belki de en kötü dönemlerinden birini yaşarken, bu kez de sahneye Reza Zarrab çıktı. ABD’de devam eden davada, sanık pozisyonundan, savcılıkla işbirliği yaparak itirafçı tanık konumuna geçen Zarrab, yaptığı ve yapacağı açıklamalarla hem kendini kurtarmak hem de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için uğraş verecek.

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve karşılıklı çıkarların minimuma inmesi ile zarar görmeye başlayan Türkiye-ABD ilişkileri, son olarak Suriye’de DEAŞ’a karşı operasyon sürecinde iyiden iyiye gerilmişti. ABD’nin, bu operasyonda  Türkiye ile birlikte hareket etmek yerine, terör örgütü PKK’nın yan kolu olan YPG ile birlikte hareket etmesi ve onlara silah ve mühimmat sağlaması zaten çok kötü durumda olan ilişkilere daha da büyük bir darbe vurmuştu. Aslında bu, uzun zamandır uygulamada olan Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulma planının bir parçasıydı.

ABD Erdoğan’ı istemiyor

Erdoğan’ın, ısrarla ABD’den talep ettiği Fetullah Gülen’in iade edilmemesi, korumalarına ABD yargısı tarafından dava açılması, Suriye’de yaşanan anlaşmazlıklar, terör örgütlerine bedavaya verilen silahların Türkiye’ye parası ile bile satılmaması ABD’nin Erdoğan ile işbirliği istemediğinin en önemli kanıtları olarak sayılabilir.

Obama döneminin sonlarında artan ABD’nin Erdoğan’dan kurtulma planı çeşitli defalar denenmiş, ancak başarıya ulaşamamıştı. Aksine, Erdoğan kendisine karşı düzenlenen devirme operasyonlarından hep daha da güçlenerek çıkmıştı. 17-25 Aralık operasyonlarından sadece dört ay sonra, hem de daha ilk turdan Cumhurbaşkanı seçilmesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da çok istediği başkanlık sistemine geçiş için referandumda halktan onay alması buna verilebilecek en önemli iki örnek olarak ortada duruyor.

Peki, şimdi ne olacak?

ABD, bundan önceki Erdoğan’ı devirme planları başarısız oldu diye bundan vazgeçecek gibi durmuyor. Daha önce FETÖ ile denediğini, bu kez de Reza Zarrab ile denemek için düğmeye basmış durumda. İran asıllı Azeri işadamı Reza Zarrab, Erdoğan’ın bilgi ve onayı ile Türkiye’de çok büyük işler yapmış, 17-25 Aralık operasyonlarında tutuklandığında serbest kalması için uğraş verilmiş, yandaş kanallara çıkarak ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nin cari açığının üçte birini ben kapattım’’ diyebilecek kadar ileri gitmişti. Sanat ve sosyete ile yakın ilişkiler kurmuş, Ebru Gündeş ile evlenmiş ve böylece hem ününe ün, hem de gücüne güç katmıştı.

Türkiye’de hapisten kurtulan Zarrab, şaşaalı özel yaşamına devam ederken 2016 yılının Mart ayında gittiği Miami’de tutuklamıştı. Bu tutuklamaya sebep olarak ise İran hükümeti ve diğer kuruluşların İran’a yönelik uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için kurduğu mekanizmanın parçası olmak gösterilmişti. (Kaynak: ODATV)

Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri Zarrab’ı kurtarmak için çok büyük uğraş verdiler. Erdoğan, Trump ile yaptığı görüşmelerde Zarrab’ın iadesini istedi. Zarrab’ın ABD’den kurtarılması için her yol denendi. Fakat tümü de sonuçsuz kaldı. Nitekim geçtiğimiz günlerde işin aslı ortaya çıktı: Zarrab itirafçı olacaktı!

Önce Zarrab ortadan kayboldu. Sonra Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile birlikte yargılandığı davadan adı çıkarıldı. Ve nihayetinde Zarrab’ın savcılıkla anlaşarak itirafçı olacağı açıklandı.

Ve Zarrab konuşuyor

Reza Zarrab FBI tarafından gizlice tutulduğu yerden Manhattan, New York’taki mahkemeye üzerinde hapishane kıyafetleri ve kelepçeli bir şekilde getirildi. Açıklamalarında en kısa zamanda özgür kalmak için savcılıkla işbirliği yaptığını, Halkbank’la ilişkilerini, yeni vatandaşımız Egemen Bağış’tan hesap açmak için destek aldığını, Ekonomi Eski Bakanı Zafer Çağlayan’a nasıl ve ne kadar rüşvet verdiğini takır takır anlattı. Tabi ki bunlar önceden tahmin edilebilen, hatta bilinen olaylardı. Ve açıkçası bunların pek de bir önemi yoktu. Esas önemli olan ve ABD’nin beklediği, Zarrab’ın Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi ile ilgili açıklayacaklarıydı. Bunun için de fazla bir süre beklemeye gerek olmayacaktı. ABD, FETÖ’den sonra Zarrab kozuyla Erdoğan’ı vurmaya hazırdı. Ve tüm bunlar yaşanırken ne tesadüftür ki Türkiye’de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, elinde belgelerle Erdoğan’ın yakınlarının yurt dışına milyonlarca dolar para transferi yaptığını iddia ediyordu.

Bu arada benim canım Kıbrıs’ımın kuzeyinde ise Sterlin 5.30’a, Euro 4.7’ye dayanmış durumdaydı. Ağlıyordu Kıbrıs Türkü. Ama duyanı yoktu.

 

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir