Kıbrıs’ta 1974’teki savaşın en acı bilançosunun yaşandığı Muratağa Sandallar ve Atlılar köylerinde 43 yıl sonra bugün, kimlikleri DNA testiyle belirlenen 4 şehit defnedildi. Üç köyün verdiği 126 şehit de törenle anıldı.
Muratağa Sandallar Şehitliği’nde düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özgürgün, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Yılmaz Yıldırım, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı adına 28. Tümen Komutanı Tuğgeneral Faruk Yıldırım, bazı bakan ve milletvekilleri, kaymakam ve belediye başkanlarıyla kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı.
Katliamı fotoğraflayan gazeteci de konuştu
Anıtlara çelenk konulmasıyla başlayan tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesiyle devam etti. Törende daha sonra Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özgürgün, 1974’te Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamlarını fotoğraflayan ve dünyaya duyuran gazeteci Kurtar Çakın ve Muratağa- Atlılar- Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği (MASDER) Başkanı Ahmet Aşır konuşma yaptı.
Akıncı
Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasında, 43. yıl önce yaşanan bir vahşetin yıldönümünde DNA testleri ile kimlikleri tespit edilen şehitleri toprağa yeniden verirken, onların ruhunu şad ederek rahmet ve saygıyla andıklarını söyledi.
Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından şehit yakınlarının da onayı alınarak kimlik tespit çalışmalarının yapılmakta olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, Muratağa Sandallar köylerinde şehit edilen 89 kişinin 11’i erkek, 33’ü kadın ve 45’i ise 16 yaş altı çocuklardan oluştuğunu aktardı.
14 Ekim 2015 ve 5 Şubat 2017 tarihleri arasında üç ayrı mezardan 89 kişinin çıkarıldığını, bir mezardan bir kişi, başka bir mezardan 35 ve bir diğerinden 53 kişi çıkarıldığını 6 kimliklendirme yapıldığını ve şu ana kadar 4 tanesinin tespitinin yapılıp defnedildiğini anlatan Akıncı, DNA testlerinin devam edeceğini söyledi.
Akıncı, ayrıca Atlılar köyünde gömülü olan 37 şehidin 2017 yılı sonu itibarıyla kazı yapılarak kimliklendirme çalışmalarının süreceğini ifade etti.
Kimliklendirmenin önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Akıncı, her bir şehidin anılabileceği yerlerinin olması gerektiğini ve bunun bir ölçüde teselli kaynağı olduğunu vurguladı.
Akıncı, “Bu acı unutulmaz, bu acı geçmez mümkün değildir ama mümkün olduğu kadar bu acının küllenmesine yardımcı olur” dedi.
Kimliklendirmenin tümüyle başarıyla tamamlanması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Akıncı, yaşanan vahşetin sadece bir milliyetle tanımlanmasının doğru olmadığını söyledi.
“İnsanlık dışı bir vahşetti”
“Bu insanlık dışı bir vahşetti,” diyen Akıncı bunun için tüm Rum toplumuna lanet okumanın gerekmediğini ancak bu vahşeti yapanlara elbette lanet yağdırmak gerektiğini belirtti.
Akıncı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüreklerimizde kin ve nefret tohumlarını sürekli yeşermiş tutmak için değil. Unutmamak birkaç açıdan önemlidir. Bizim açımızdan önemi tüm bu olayların bir daha yaşanmaması için en büyük garantisi, bu yaşanmışlıkları unutmamaktan geçer. Unutursak, tedbiri elden bırakırız. Unutmayacağız. Geleceğimizi hangi çerçevede şekillendirirsek şekillendirelim, bugün olmadı dün olmadı ama yarın bir şekilde adını ne koyarsak koyalım barışçıl bir ilişkiyi bu topraklarda tesis edeceğiz. Bu adada iki eşit varlık olarak yaşamımızı sürdüreceğiz. Ne biz onları topyekun denize dökebiliriz, ne öyle bir niyetimiz var, ne de olmuştur tarihte. Ne de onların böyle bir güçleri var. Geçmişte denendi ancak olamayacağı görüldü.”
Cumhurbaşkanı Akıncı, “Hangi çerçevede bulunursa bulunsun gelecekteki bir arada yaşamanın koşulları çizilirken bulacağımız çerçeve, hangi biçimde olursa olsun ve adı ne olursa olsun, mutlaka bu yaşanmışlıklardan çıkarılmış olan dersler dikkate alınacaktır” dedi.
Akıncı yaşanmışlıklardan ders çıkarmak ve gelecek nesilleri bu dersler ışığında yetiştirmenin önemine işaret ederek, çözüm olur ya da olmaz olması gerekenin her iki toplumda da gelecek kuşakların barışçıl bir şekilde yetiştirilmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk toplumunda ırkçı nesillerin yetiştirilmediğine vurgu yaparak eğitim sisteminde Rumları düşman olarak belleyen nesillerin yetiştirilmediğini belirtti. ELAM gibi örgütlerin Kıbrıslı Türkler arasında filizlenemediklerini, çeşitli siyasi partilerin olduğunu ancak ırkçı bir partinin bulunmadığına dikkat çekti.
ELAM isimli ırkçı zihniyetteki bir örgütün ve ENOSİS plebisitinin kutlanmasını ve kutsanmasını meclisten geçiren hareketin Güney’de Rum meclisinde iki sandalyeye sahip olduğunu anımsatan Akıncı, Rumların da bu yaşanmışlıklardan dersler çıkarmalarını beklediklerini belirtti.
Akıncı konuşmasına şöyle devam etti:
“Onların da bunlardan birşeyler üretmesini ve geleceği ona göre kurgulamasını arzu ediyoruz. O nedenle, ELAM gibi ırkçı, faşist partilere geçit vermemeleri gerekiyor. Yoksa Meclis’te sayısı iki kişiden olan bu partinin ardından sürüklenen iktidar partisi, ENOSİS Plebisiti’nin meclisten geçmesine çanak tutmuştur. Böyle bir şey olamaz, olmamalıdır. Bu düşüncelerle böylesi bir günde acınızı paylaşmak, devletin görevidir. Bundan sonraki etkinliklerle ilgili burada söylenenler, verilen mesajlar hükümetimizin ilgili birimlerince eminim dikkate alınacaktır. Milli günleri anma ve düzenleyen bir komitemiz var. O komitede bu konunun değerlendirilmesi gerekir. Gerek Taşkent için, gerekse de Muratağa, Atlılar ve Sandallar için daha uygun bir çerçevede törenlerin düzenlenmesi elbette iyi olur. O konuda şehitlerimiz oldukları yerden ruhlarının daha da şad olması için devleti yanlarında görmek isterler. Manen yanlarındayız, her zaman bunu hissediyoruz olmaya da devam edeceğiz. Görevde olan arkadaş kim olursa olsun, bu böyle olmaya da devam edecek, onları unutmayacağız unutturmayacağız. Ruhları şad olsun. Bütün geride kalmış olan acılı insanlarımızın acısını bir kez daha paylaşıyorum ve metanet diliyorum. Gelecek, inşallah bir daha böyle olayların yaşanmayacağı bir dönem olsun. Barış ve huzur bu adamıza da hakim olsun.”
Özgürgün
Başbakan Hüseyin Özgürgün, Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamı şehitlerini anma töreninin, Kıbrıs Türk’ünün ulusal tarihinin yürek yakan, en acı anma töreni olduğunu söyledi.
26 günlük bebekten, 95 yaşındaki dedeye kadar 126 masum ve savunmasız insanın katledilerek, dozerlerle toprağa gömülmesini Kıbrıs Türk halkının unutamayacağını kaydeden Özgürgün, 43 yıl önce Muratağa, Atlılar ve Sandallar’da yaşananların Rum-Yunan ikilisinin Enosis misyonlu terör örgütü EOKA’nın ilk katliamı olmadığını ancak Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adadaki varlığı sürdüğü sürece son olacağını vurguladı.
Kıbrıs Türk halkının “Sıfır asker, sıfır garantilerde” ısrar eden Rum tarafının gerçek niyetinin ne olduğunu çok iyi bildiğini kaydeden Özgürgün, şöyle devam etti:
“Geçmişe takılıp kalmayacağız ama yaşananlardan dersler çıkararak, bağnaz Rum zihniyetine hizmet edercesine eylem ve söylem içinde bulunarak şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamalıyız. Bizden sonraki nesillere güvenli bir gelecek bırakmak için çalışmalıyız. Egemenliğimizin, özgürlüğümüzün ifadesi devletimiz şehitlerimizin emanetidir. Bu emaneti yarınlara taşımak boynumuzun borcudur.”
Gazeteci Çakın
1974’te Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamının ortaya çıkarıldığı kazıları fotoğraflayan ve katliamın dünyaya duyurulmasına katkı koyan gazeteci Kurtar Çakın, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıslı Türklere yönelik katliamlar yapan Rumların çözüm yönündeki isteksiz tutumunu yüzsüzlük olarak gördüğünü söyledi.
Çoğu çocuk ve kadının önce vurulup, daha sonra yakıldığı katliamın dünya insanlık tarihine “yüz karası” olarak geçtiğini ifade eden Çakın, “Bu gerçek 43 yıl önce dünya basınında böyle ifade edilmişti” dedi.
Türk askerinin 1974’te Kıbrıslı Rumlara tankerlerle su taşıyarak, insanlık dersi verdiğini kaydeden Çakın, tek dileğinin Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili görgü tanıklarından yararlanılarak bir belgesel ve film yapılması olduğunu ifade etti.
İki kardeşini ve annesini defnetti
Bugünkü törende iki kardeş ve annesini defneden Muratağa – Atlılar – Sandallar Şehitlerini Yaşatma Derneği (MASDER) Başkanı Ahmet Aşır, diğer şehitlerin DNA testlerinin de en kısa zamanda tamamlanmasını istediklerini belirtti.
Kıbrıs sorununun çözümü için yapılan görüşmelerde Kıbrıs Rum kesiminin Kıbrıs Türkü’nü ne kadar çok istediğinin bir kez daha görüldüğünü belirten Aşır, müzakerelerde Kıbrıslı Türklerin yanında duran tek tarafın Türkiye olduğunu vurguladı.
Türk ordusu sayesinde 1974 sonrası adaya barış dolu günler geldiğini kaydeden Aşır, “Bugün Rum ile anlaşma yoktur ancak barış vardır. Türkiye ve Türk askeri bu barışın garantisidir” dedi.
Tekrardan acılı günler, sönmüş aileler, yeni şehitler görmek istemediklerini kaydeden Aşır, “Bizler ağır bedeller ödedik, gelecek nesillerin bu gibi bedeller ödemesini istemiyoruz” dedi.
Aşır ayrıca, Muratağa, Sandallar ve Atlılar şehitleri için gelecek yıllarda devlet töreni yapılması çağrısını yineledi.