*”Kıbrıs müzakereleri bahane edilerek ve Kıbrıs sorunu arkasına saklanarak reformların yapılmaması ve sorunların ertelenmesi dönemi artık sona ermelidir”
Crans-Montana sonrasındaki süreci değerlendiren Kıbrıs Türk Sanayi Odası, ayakları yere basan bir yol haritasıyla yola çıkılmasını istedi.
Sanayi Odası, önemli bir fırsatın Kıbrıs Rum yönetiminin yapıcı olmayan tutumu yüzünden tekrar kaybedildiğine tanık olunduğunu belirterek, Annan Planı referandumunda AB’nin verdiği sözleri yerine getirmediği gibi Crans-Montana’da Kıbrıs Türk tarafının yapıcı ve esnek tutumla Kıbrıs’ta nihai bir çözüm için elinden geleni yapma çabalarının uluslararası toplum tarafından karşılık görmediğini kaydetti.
Odadan yapılan açıklamada, “Bu kapsamda Türkiye ile birlikte ekonomik gelişimi eksenine alan gerçekçi ve ayakları yere basan bir yol haritası ile yola çıkarak, yıllardır Kıbrıs müzakerelerini ve muhtemel çözümü ileri sürerek yapmadığımız reformları ve ertelediğimiz çalışmalarımızı tamamlamak, AB başta olmak üzere uluslararası toplumla ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekmektedir” denildi.
Sanayi Odası, yapısal reformların tamamlanmasını, etkin, hızlı işleyen bir adalet sistemiyle birlikte ticaret mahkemelerinin kurulmasını, borç alacak verecek ilişkilerinin düzenlenmesini, kamu yönetiminde şeffaflık ve adil yönetim ilkelerine dayalı bir sisteminin kurulmasını ve mümkün olduğunca kendi ayakları üzerinde durabilecek sürdürülebilir bir ekonomik model yaratılmasını hep birlikte sağlamak gerektiğini vurguladı.
Maraş, su projesi, kabloyla elektrik… “Kaynakları heba etme lüksü yok”
Odanın, Kapalı Maraş dahil diğer önerileri şöyle ifade edildi:
“Kapalı Maraş’ın, KKTC denetiminde öncelikle asıl hak sahiplerinin kullanımına olanak tanıyarak ekonomiye kazandırılması, su projesinin tamamlanarak tüm bölgelere suyun ulaştırılması ve tarım sektörüne aktarılması, kablo ile elektrik projesinin hayata geçilerek yenilebilir enerji yatırımlarının daha fazla teşvik edilmesi, TC-KKTC Ekonomik Programı’nın uygulanarak, altyapı projeleri başta olmak üzere ülkemize ayrılan kaynakların hepsinin kullanılması sağlanmalıdır. KKTC ekonomisinin, projesizlikten veya bürokratik sebeplerden ötürü kaynakları heba etme lüksü bulunmamaktadır.
Kıbrıs müzakerelerinin sonuçlanması konusunda özverili ve yapıcı bir tutum ile çalışan taraf olarak AB’den; Mali Yardım Tüzüğü desteklerinin artırılması, Yeşil Hat Tüzüğü kapsamının geliştirilmesi (işlenmiş gıda ürünlerinin dahil edilmesi, büyük tonajlı araçların geçişinin sağlanması), müktesebata uyum çalışmalarının hızlandırılması, müzakereler kapsamında oluşturulan ad-hoc komitelerin raporlarının analiz edilerek sonuca bağlanması ve Kıbrıslı Türklere verilen Doğrudan Ticaret Tüzüğünün hayata geçirilmesi sözünün gerçekleştirilmesi talep edilmelidir. Türk tarafının sergilediği yapıcı, Rum tarafının ise sergilediği keyfiala ve bağnaz tutum göz önünde bulundurularak, ekonomimizin gelişimi için en birincil öncelik olan Ercan Havalimanının doğrudan uçuşlara ve limanlarımızın doğrudan ticarete açılması için artık somut çalışmalar yapılmalıdır. Brüksel’e gidip, bu talebimizi haykırma zamanı çoktan gelmiştir.
Kıbrıs müzakereleri bahane edilerek ve Kıbrıs sorunu arkasına saklanarak reformların yapılmaması ve sorunların ertelenmesi dönemi artık sona ermelidir.”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası, Crans-Montana görüşmelerinden sonra yeni bir sayfa açılarak, hep birlikte, seferberlik içerisinde merkezinde sürdürülebilir ekonomik gelişme olan örnek bir ülke yaratılmasını talep ettiğini vurguladı ve “Biz Kıbrıs Türk sanayicileri olarak bu amaç uğrunda Rum ve diğer yabancı muhataplarımız ile mücadele etmeye ve sesimizi duyurmaya kararlıyız” ifadelerine yer verdi.
