Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta çerçevesi belli olan parametrelerle çözümü desteklediklerini ve BM çatısı altındaki görüşmelerde çözüm isteyen tarafın Türkiye ve KKTC olduğunun görüldüğünü ancak bu parametrelerle 50 yıl daha konuşulsa bir sonuç çıkmayacağını söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, TRT Haber’de katıldığı canlı yayında, Kıbrıs konusunda da konuştu.
“Kıbrıs’ta çerçevesi belli olan parametrelerle müzakereleri yürüttük. KKTC Cumhurbaşkanı yürüttü, biz de destek verdik. Esasen 11 Şubat 2014 bildirgesi müzakerelerin temelini oluşturdu. BM çatısı altında adada görüşmeler oldu, 6 tane fasıl var. 4 fasılda yaklaşımlar oldu ama açıkta kalanlar var. Özellikle son iki fasılda toprak ve güvenliği bir karara bağlamak istedik. Bu konuda biz KKTC ve TC olarak üzerimize düşen görevi net bir şekilde yaptık. Daha ilk günde tekliflerimizi somut şekilde sunmaya başladık ve hangi konuda neler yapabileceğimizi, kırmızı çizgilerimizin ne olduğunu mesela sıfır asker, sıfır garantiyi kabul edemeyeceğimizi başından beri kayıtlara geçirdik” diyen Çavuşoğlu, özetle şöyle devam etti:
“Güvenlik ve garantiler işin bahanesi”
“Orada herkes gördü ki Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC son derece akıllı, mantıklı, gerçekçi oldu. Ancak Kıbrıs Rum tarafı ve garantör ülke olarak Yunanistan bu parametrelerle hiçbir zaman çözüme yanaşmayacak. Çünkü onlara göre bir devletleri var. AB üyesi olmuş. Dolayısıyla yönetimi, gücü paylaşmak istemiyorlar. Güvenlik ve garantiler işin bahanesi. Çünkü Anastasiadis ilk 4 fasılda adada müzakereler süresince mutabakata vardıkları konularda bile Crans Montana’da geri adım atmaya başladı. Seçim düşüncesi, milliyetçilik akımları daha da kabarmaya başladı, popülizm artmaya başladı.
Parametrelerde bir kötülük yok. Biz diyoruz ki bu parametrelerle 50 yıl daha müzakerelerde bulunsak yine sonuç çıkmayacak. Oturup ne yapacağımızı konuşmamız lazım. KKTC ile konuşuyoruz. Rum tarafıyla konuşmanın anlamı var mı o başka… Rum tarafından seçim var. BM de dahil hep beraber oturup bir karara varmalıyız, yol çizmeliyiz.Rum tarafı ve Yunanistan o günden beri dürüstlüğe sığmayak tutum içinde. Ben de onlar için 20 suçlayıcı madde sıralayabilirim. Ama diyalog ve istişare içinde biz garantör ülke olarak hem de büyük ülke olarak yapıcı rolümüzü sürdüreceğiz Ama Rumt arafının tek taraflı Kıbrıs etrafındakid enizlerde sondaj yapması doğru değil. Burada Kıbrıs Türk halkının da hakkı var. KKTC’nind aveti üzerine gereğini yaptık, yapacağız. Burada esasen çözüme odaklanmak lazım.
Güven artırıcı adımlar konusunda biz hep samimi olduk. Biz yine atalım diyoruz. Mesela telefon konusunda… Roaming anlaşmasını yapmak istemiyorlar. Prensip olarak anlaştılar, sonra ‘bunu yaparsak sizi devlet olarak tanımış oluruz yapamayız’ dediler.
“Ne yapacağımızı konuşuyoruz”
Ne yapacağımızı sayın Cumhurbaşkanı ile görüşüyrouz. Sonra KKTC ile de oturur konuşuruz. 20 Temmuz’da Kıbrıs’a gitmiştim biliyorsunuz. Önümüzdeki süreçte ne yapacağımızın kararı vereceğiz. Öyle veya böyle bir çözüm olmak zorunda. Bu parametrelerle olmadıysa başka parametrelerle mutlaka çözümün olması lazım. Belirsizliğin kimseye faydası yok.”
